Darbe etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Darbe etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

19 Şubat 2022 Cumartesi

28 Şubat

    28 şubat 1997,  Türkiye gibi büyük bir Devlet için yaşanmaması gereken bir gündür o gün. Bu tarihte doğan bir bebek şu an üniversiteyi bitirmiş ve iş hayatına atılmış bir gençtir, o günleri hiç hatırlamıyor. Sadece televizyon ve internetten araştırarak, bilgileri öğrenmiştir. Şeyh Edebali'nin bir sözü vardır;

'' Geçmişini bilmeyen, geleceğini de bilemez. Geçmişini iyi bil ki, geleceğe sağlam basasın. Nereden geldiğini unutma ki, nereye gideceğini unutmayasın''

   Evet ne güzel söylenmiş bir söz. Bizim bu yazıyı yazmamızdaki amacımız ise, geçmişi iyi öğrenmek, ona göre geleceğe sağlam adımlarla yürüyebilmektir.

   Biz o gün olanları kısaca yazalım, sonra analiz yazımıza başlayalım.

28 Şubat
28 Şubat

   Tarih 28 Şubat 1997 idi. O gün uzun bir Milli Güvenlik Kurulu toplantısı yapılmıştı. Toplantıya hükümetten Başbakan Necmettin Erbakan, Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller ve yetkili Bakanlar katılmıştı. Bu toplantı sonunda öyle kararlar açıklandı ki, adeta post modern bir darbe yapılmıştı hükümete, medya üzerinden. Kararları Başbakan imzalamadı o gün.

   ALINAN BİLDİRİDEKİ KARARLARDAN BAZILARI KISACA ŞÖYLEYDİ;

- Tarikatlara bağlı okul ve yurtlar devletin yetkili organlarınca denetim altına alınmalıdır

- 8 yıl kesintisiz eğitim, tüm yurtta uygulamaya konulmalı

- Kuran kursları Milli Eğitim Bakanlığının sorumluluğu ve kontrolünde olmalı

- Yurdun değişik yerlerinde yapılan dini tesisler gündemde tutularak, belli çevrelere mesaj vermek amacıyla siyasi istismar konusu yapılmamalı

- 677 sayılı yasa ile men edilmiş tarikatların ve bu kanunda belirtilen tüm unsurların faaliyetlerine son verilmelidir

- İrtica nedeniyle askeriyeden çıkarılan personeller istismar edilerek TSK'yı dine karşıymış gibi göstermeye çalışan bazı yayın organlarının yayınları kontrol altına alınmalıdır

- Tsk'dan ilişiği kesilen personeller diğer kamu kurum ve kuruluşlarında istihdamına imkan verilmemelidir

- Aşırı dinci kesimin faaliyetleri yasal ve idari yollarla engellenmelidir

- Belediyeler yasasına aykırı olarak sergilenen olayların sorumluları hakkında gerekli yasal ve idari işlemler kısa zamanda sonuçlandırılmalı

- Kıyafetle Türkiye'yi çağdışı bir görünüme sevk edecek uygulamalara mani olunmalı

- Kurban derileri rejim aleyhtarı örgüt ve kuruluşlar tarafından toplanmasına mani olunmalı

- Ülke sorunlarının çözümünü ümmet kavramı bazında ele alan girişimler yasal ve idari yollardan önlenmelidir

   Kararların kısa özeti bu şekildeydi. Peki o günlerde söylenen bazı sözler vardı. Birde onlara bakalım.

   O GÜNLERDE SÖYLENENLER;

- Sincan'da demokrasiye balans ayarı yaptık

- 28 şubat bin yıl sürecek

- Gerekirse silah bile kullanırız

- Beceremediniz artık bırakın

- Rektörler uyardı

   Bu kararlar ve söylenen sözlerden sonra ülke olarak neler kaybettik. Onları analiz olarak maddeler halinde yazalım.

   NELER KAYBEDİLDİ?

- Karardan sonraki yıllarda yaklaşık 35 milyar dolar fazladan direkt faiz ödendi

- Bankalardan hortumlanan para yaklaşık 50 milyar dolar oldu

- 28 Şubatın toplam ekonomik zararı yaklaşık, 280 milyar doların üzerinde oldu

- İnsanlar fişlendi

- Öğretmenler soruşturma geçirdi

- Yatırımlar azaldı, döviz aşırı arttı

- Büyüme azaldı

- Enflasyon % 99'lara çıktı

- Demokrasimiz yara aldı, parti kapatıldı

- Şiir okudu diye 1999 yılında, o zaman İstanbul Belediye Başkanı olan Sayın Erdoğan'a hapis cezası verildi

   Şükür o günler artık geride kaldı. Peki ya kalmasaydı neler olurdu. Onları maddeler halinde yazalım. Bu yazdıklarımızı empati yaparak çok iyi düşünelim. Ya o günkü durumlar hâlâ şimdi, devam etseydi ?

   28 ŞUBAT KARARLARI DEVAM ETSEYDİ, ŞU AN NELER OLURDU?

- Üniversitelerde başörtülü öğrenciler okuyamayacaktı

- Askerde çocuğunun yemin törenine başörtülü anneler giremezdi

- Başörtülü olarak memurlar işe gidemeyecekti

- Peruk satışları tavan yapardı !

- 12 yaştan küçüklere Kur'an-ı Kerim öğretilme yasağı devam ederdi

- İmam Hatip ve Meslek Lisesini okuyan öğrencilere uygulanan katsayı uygulaması devam ederdi

- Üniversiteler de ikna odalarına devam edilirdi

- İrtica kelimesi, gündemden düşmezdi

- Öğretmenler soruşturma geçirmeye devam ederdi

- Vakıflar kapatılmaya devam ederdi

- Türk Silahlı Kuvvetleri'nden ihraçlar yapılmaya devam edilirdi

- Halkın fişlenmesine devam edilirdi

- Yöneticiler hakkında kovuşturmalar devam ederdi

- Halkın seçtiği partileri, irtica ile kapattırmak için çalışmalara devam edilirdi

- İrtica brifingleri verilmeye devam edilirdi

- Terörle mücadele bu kadar ilerleyemezdi

- İrtica ile önleri kesilen gençler kendilerini geliştirip iha, siha, helikopter ve bunun gibi teknolojik ürünler üretemezdi

- Yapay senaryolar kurulmaya devam ederdi, başka irtica bahaneleri için zeminler hazırlanırdı

- Bir emirle gazetelere istenen  manşetlerin atılmasına devam edilirdi

- Batı çalışma grubu gibi oluşumların kurulmasına, devam edilirdi

- Yurt dışına beyin göçü çok artardı

- Askeriyeye lazım olacak savunma araçlarını, yurt dışından almaya devam ederdik.

- Heronlar alabilirsek alırdık, ama görüntüler önce başka ülkelere gidip, bize saatler sonra görüntüler kesilerek gelirdi!

   Yazımızın sonuna yanaştık değerli okuyanlarımız. Bazen insan hayatında öyle anlar olur ki, uzun zaman unutamaz. 28 şubat dönemi de böyle anlardan biriydi. O zamanları en çok hissedenler üniversitelerde okuyan başörtülü öğrencilerdi. Allah C.C. buna benzer günleri bir daha bizlere yaşatmasın. Bu da sizlerin elinizde. Nasıl mı ? Bunları yapanlara o imkan ve gücü ellerine vermeyerek. Yoksa yine olabilir mi, her zaman olabilir. Tarih tekerrürden ibarettir. Etrafınızdaki başka ülkelere bakın, her sene 2-3 ülkede darbe denemeleri olmaktadır. O yüzden bir daha olmaz diye düşünmeyin.

   Bizler bu yazıyı yazarak herkesin olanları tekrar hatırlamasını, hiç bilmeyen kişilerin empati kurarak yaşananların neler olduğunu hissetmelerini istedik. Birlikten kuvvet doğar, önemli olan insanların birbirine saygı duyması, Vatan için çalışması, kardeşler gibi birbirlerine yardımcı olmasıdır. Bu bilince her zaman hayatımızda yer vermeliyiz.

   Yazımızı başka tanıdıklarınıza gönderdiğiniz için şimdiden tekrar hepinize teşekkür eder, başka bir yazımızda daha görüşmek dileğiyle, herkese Saygılar sunarız...



Kaynaklar; Şeyh Edebali Sözü, wwwtrcooltextcom 

13 Ocak 2021 Çarşamba

Darbelerin Türkiye'ye Kaybettirdiği Trilyonlar

   62 yıl önce yani 1959 yılında Türk Dil Kurumu Sözlüğü'ne fiili anlamı ile giren bir kelime, Darbe ! Teknik olarak ne anlama geliyor önce ona bakalım, sonra derin analizlerimizi yazmaya başlarız.

   Türk Dil Kurumu'nun 2011 yılında yayınladığı sözlükteki anlamı aynen şudur; Bir ülkede baskı kurarak, zor kullanarak veya demokratik yollardan yararlanarak hükümeti istifa ettirme veya rejimi değiştirecek biçimde yönetimi devirme işi.

Darbe
Darbelerin Kaybettirdikleri

   Şimdi kendi kendinize  diyebilirsiniz bu haftaki konuyu niçin darbe seçtiniz ? Bizce bu konu çok irdelenmeli, her şey açığa çıkmalı. Böylece bugüne kadar şikayet ettiğimiz başka konuların ana sebeplerinden birinin, darbeler veya benzer anlamı ifade eden muhtıra, ayaklanma, girişimler olduğunu daha iyi anlarız. 

   Öncelikle darbeler  ile Ülkemiz yıllar boyunca neler kaybetti, onlardan bazılarını sırasıyla yazalım. Daha sonra ise analizlerimize devam edelim. İlk darbe 27 Mayıs 1960 yılında yapılmıştır ve yazacaklarımız darbeden sonraki 61 yılın genel toplamlarıdır.

   68 YILDA KAYBETTİKLERİMİZ:

- 1924 yılında Vecihi Hürkuş, projesini hazırladığı ilk Türk uçağı ''Vecihi K-VI''yı tasarladı ve üretti. Uçağı için uçuş müsaadesi istedi ama sertifikayı verebilmek için toplanan teknik heyette tayyareyi kontrol edecek personel bulunamadığından uçuşta gecikmeler oldu. Sonunda teknik heyetten bir kişi biz bu lisansı sana veremeyiz, eğer kendi yaptığın uçağa güveniyorsan atla, uç, bizi de bu yükten kurtar dedi. Bunun üzerine 28 Ocak 1925'te ilk uçuşunu yaptı. Ama nemi oldu, izinsiz gerçekleştirdin denilip, cezalandırıldı !

- Şakir Zümre Kurtuluş savaşı yıllarında Türkiye'ye yurt dışından silah ve cephane gönderdi. Bundan dolayı TBMM tarafından İstiklal Madalyası ile ödüllendirildi. Daha sonra 1925 yılında Türkiye'nin ilk savunma sanayi fabrikasını kurdu. Burada tayyare bombaları, havan topları, denizaltı imha topları, mayın, el bombaları üretmeye başladı. İkinci Dünya Savaşından sonra Marshall Planı ile yapılan yardımlardan dolayı (1948-1951) fabrikaya mühimmat ürettirilmedi. Çünkü dediler ki;

- ''Yerli imalata gerek yok, Amerikalılar bunu zaten bedavaya veriyorlar'' 

   Fabrika daha sonra soba üretmeye başladı. Düşünün askeriyemize bomba ve top üreten fabrika, bildiğimiz sobaları üretmeye başladı. Şakir Zümre 1966 yılında vefat ettikten 4 yıl sonra 1970 yılında soba fabrikası da kapandı. Şimdi düşünün, yaklaşık 68 senede aldığımız silahların ve yapamadığımız ihracatın boyutunu. Yaklaşık 1 trilyon doları geçmiştir.

Şakir Zümre
Şakir Zümre

- 1944 yılında Nuri Demirağ ilk yolcu uçağımızı (Dünya Havacılık Otoritesi tarafından ''A sınıfı yolcu uçağı'' kategorisine alındı) İstanbul'dan Ankara'ya uçurdu. Ama sonraları bir şekilde engellenip rafa kaldırıldı. Sonra neler mi oldu, bol bol yolcu ve savaş uçakları alındı yıllar boyunca. Bu uçaklara ödenen para ve yapamadığımız ihracat kayıplarının toplamı 1,5 trilyon doları geçmiştir.

Nuri Demirağ
Nuri Demirağ


- Ülkemizin yerli ve milli silah sanayimizin temellerini atan Nuri Killigil Paşa fabrika kurarak top, havan, uçak bombaları imal etmeye başlayarak ülkemizin savunmasına katkılar sağlamaya başlamıştır. Ama 1949'da yaşanan patlama da (sabotaj ihtimali çok çok yüksek) Nuri Killigil Paşa işletmeye girmiş, ama sonra kendisinden haber alınamamış ! Dolayısı ile fabrika kapanıyor. Bundan sonra neler mi oldu, tabi ki yurt dışından ithalatlar. Peki bunların bugüne kadar ki ülkemize maliyeti ve yapamadığımız ihracat kayıplarının toplamı sizce ne kadardır ? Yaklaşık 1 trilyon dolar

Nuri Killigil Paşa
Nuri Killigil Paşa


- 1961 de yapılan Devrim Arabası çeşitli sebeplerle rafa kaldırılıyor. (Arabaya benzin konulması unutulduğu için, yolda benzin ilavesi yapılmıştı. Ama sonra gazeteler ne manşet attı, biliyor musunuz ? 100 metre gitti, bozuldu! Gerisine sizler karar verin). Halbuki 2 araba vardı ve biriyle Cemal Paşa Anıtkabir'e gitmişti ama bu konuşulmadı hiç. Daha sonra ne mi oluyor. Tabi ki ithalat, ithalat, baya bir ithalat. Yaklaşık 60 yılda ödenen para ve yapamadığımız ihracat kayıplarının toplamı 1,5 trilyon doları geçmiştir.

Devrim Araba
Devrim Araba


- Sağlık alanında gerek alet, gerekse ilaçlara ödenen paralar, yapamadığımız ihracat kayıpları ile beraber toplam yaklaşık 1 trilyon dolar.

- Petrol, doğalgaz ve türevleri olan hammaddeler için ödediğimiz paraların toplamı ve yapamadığımız ihracat kayıpları ile beraber toplam para yaklaşık 2,5 trilyon dolar.

- Teknolojik aletler bilgisayar, telefon, beyaz eşya vs. için ödediğimiz paraların toplamı ve yapamadığımız ihracat kayıpları yaklaşık 0,5 trilyon dolar

   Daha başka ürünleri de ince detaylarına kadar incelersek darbelerin ülkemize verdiği ithalat zararı ve  yapamadığımız ihracat rakamlarının toplamı, 61 yıl için yaklaşık, 9 ile 12 trilyon dolar arasıdır. Rakamı duyunca çoğunuz şok oldunuz, çünkü darbeler ile ülkemizin ilerlemesi engellendi. Eğer darbeler olmayıp, günümüzdeki gibi büyümeye 61 yıl önce başlasaydık, ülkemiz bugün çok farklı konumda olurdu Dünya'da. Burada ki toplam rakama 10 trilyon dolar dersek, rakamın büyüklüğünü anlamak için şu örneği verebiliriz ayrıca. Toplam 8.000 kişinin çalıştığı bir tekstil fabrikasının yıllık cirosu 1 milyar dolardır. Buna göre 10 trilyon dolar, bu 8.000 kişilik fabrikanın tam 10.000 katı yapmaktadır. Bu örnekle konumuz, daha iyi anlaşılmıştır.

Darbelerin
Darbelerin Kaybettirdikleri


   Sonuç olarak darbeler ile ülkemize ve bizlere neler yapıldı. Bunları maddeler halinde yazalım:

- Bizleri ha bire hazırcılığa alıştırıp, ellerimizdeki paraları aldılar

- Üretimden bizi uzaklaştırıp, ithalatımız arttı, işsizlik arttı, ihracatımız azaldı

- İthalatın artıp, ihracatın azalmasından dolayı cari açık arttı, enflasyon arttı. 

ithalat
2019 ithalat ilk 20 kalem listesi


   Peki bu durumlar ülkemizde nelere sebep oldu ? Tabi ki ekonomik krizlere, piyasa dalgalanmalarına, faizlerin yükselmesine. Çünkü bir ülkenin büyümesi, o ülkenin yaptığı ihracatla doğru orantılıdır. İhracatınız ne kadar artarsa, Gayrisafi Millî Hasıla'nızda (Gsmh) artar demektir. Peki bazıları ne yaptı bu kriz zamanları. Hemen hazıra konmak için Imf'e başvurdu. Bizim bu kurumla ilk tanışmamız ise hemen darbe sonrası yani 1961'de oldu. Bu yılda  Imf'nin kapısı çalınarak, kredi alınmaya başlandı. 

   Imf borç verirken, devletlere bir çok emirler de veriyordu. Kısaca borç alan, emir alır sözü oldu. Yani Imf size borç verir gibi yapıyor ama devletleri emri altına alıyordu. Şükür ki bu imf defterini 2013 yılında Devletimiz kapattı. Bu imf'den dolayı ödenen milyarlarca sdr para var. Bunlar milletten alınan vergilerle ödendi. 

   Darbeleri anlatırken önemli bir konuya da değinelim. Dünya'daki küreselciler yıllarca büyüdüler. Neden mi, çünkü her sektörde en büyük durumdalar. Dolayısı ile ne iş olursa olsun, büyük paralar bunların kontrolünde olmaktadır. Buda onlara güç katmaktadır. Güç ise onlara hırs ve ölümsüzlük duygusu vermektedir. Böylece tüm dünyayı kontrol edecekmiş gibi davranıyorlar. Peki bizler neler yapmalıyız bunlara karşı?

   Her ülke üretebildiği kadar her türlü ürünleri kendileri üretirse, bu küreselcilere gidecek paraların muslukları sıkılmış olur. Musluklar sıkılınca önce para , sonra güç, sonra da hırslarını kaybedecekler. Böylece dünya rahat bir nefes almaya başlayacaktır. Yoksa küreselciler asıl amaçlarına ulaşmak için hiç boş durmayacaklar. Oda robotik insanlardan oluşan ve kontrol altında tutulan bir Dünya !

   Bu ne demek oluyor diyebilirsiniz. En basitinden bir örnek verelim. Herhangi bir ülkede seçim olacağını düşünelim. Bu küreselciler kimin seçilmesini istiyorsa, bir şekilde robotik insanlara emir verecek (hipnoz gibi). Böylece seçimde istedikleri aday, seçimi kazanacak. Kazandıktan sonra da o ülke onların kontrolüne otomatikman girmiş olacak. Bunlar olmaz olmaz demeyin, büyük amaçların da buna benzer çok planlar var.

   Ayrıca son 40 gün içinde bazıları şu konuşmaları yaptı. Önce bu konuşmaları yazalım, konuşmaların normal mi, anormal mi olduğuna sizler karar verin. Daha sonra ise yazımıza kaldığımız yerden devam edeceğiz.

- Bu son bütçe oylamanız olacak, 2020 bütçesi için denildi

- Erken seçim olmalı

- Bugünün koşullarında darbe yapabilecek kabiliyet yok

- Zamanında Adnan Menderes seçime gitseydi, darbe olmazdı 

   Biraz oturup düşündüğümüz de seçimlere 2.5 sene varken, birilerinin bunları demesini eğer  normal bir durum olarak algılarsak, hata yapmış oluruz. Çünkü 15 temmuzdan önceki son 6 ayda bu tarza benzer, konuşmalar olmuştu. Sonra ise 15 temmuz darbe girişimi ! O yüzden Dünya'da ülkemizin değeri her geçen gün artarken, bir taraftan da üst akıl sessizce hamleler planlıyor.

   Bundan dolayı bizler her zaman çok uyanık olmalıyız. Niçin uyanık olmalıyız, çünkü üst akılın planlarına karşı engel olarak gördükleri Dünya'da 7-8 ülke var. Eğer üst akıl bu ülkeleri dize getirirse, tüm Dünya kontrol altına kolayca gelecektir. Bu ülkelerden 4 tanesi şöyledir; Türkiye, Pakistan, Katar ve Azerbaycan.

   3 gün önce Pakistan'ın çoğu yerinde elektrikler kesildi. Benzer durum hatırlarsanız 15 temmuzdan 3-4 ay önce bizim ülkemizde de olmuştu. Yani buradan şu sonuç çıkabilir, birileri Pakistan'da darbe benzeri bir şeyler planlıyor olabilir. Niçin Pakistan'da bunu yapmak istiyor olabilirler. Eğer Pakistan'ı güçsüz duruma düşürürlerse, Türkiye'nin bir kolunu zayıflatmış olacaklar. 

   Türkiye ve Pakistan her zaman birbirlerine kardeş gibidir. Kardeşlerden birinin zayıf olması, diğerine de zarar verir. O yüzden kendimiz için değil, tüm dünyadaki Müslüman kardeşlerimiz için, bizlerin çok uyanık olması lazım. 

   Allah dünyayı bizlere yiyin, için, eğlenin diye yaratmadı. Bizler burada bir sınavdayız. Bu sınav hayatında başarılı olmak için, tüm dünyadaki Müslüman kardeşlerimize sahip çıkmalıyız. Onları yalnız bırakırsak, bizleri bir gün parçalara ayırırlar. Unutmayalım ki bir elin nesi var, iki elin sesi var

Türkiye
Türkiye Pakistan Bayraklar

   ÜST AKILIN PLANLARI ve ZAMANLAMASI

   Bu kadar anlatımlarımıza göre hepinizin aklında şu soru oluşmuştur. Acaba birileri neler yapmak istiyorlar, üst akılla beraber? Yapmak istedikleri şeyler tek başlarına cesaret edecek durumlar değildir. Kendimizi onların yerine koyalım ve biraz empati yapalım. Acaba bunlar neler yapmayı düşünüyorlar. Bizler gerek ulusal, gerekse de uluslar arası olaylara bakarak, şu 3 seçeneği yapabilecekleri kanaatine vardık. Bu 3 seçeneği şimdi yazacağız, eğer bizler bunları iyi analiz edersek, onlardan her zaman bir adım önde oluruz. Seçenekler sırasıyla şöyledir;

1) İç karışıklık yapacak, sokak hareketleri 

2) Darbe girişimi yapmak

3) Devlet büyüklerine suikast planları

   Bu seçeneklerle beraber şu soruyu da beraber işleyelim. Acaba küresel güçler ve üst akıl bunlardan birini yapmayı düşünüyorsa, bunun tahmini bir zamanlaması var mı, varsa o zaman aralığı nedir ?

   Eğer yurt dışı bağlantılı üst akıl, ülkemizde iç karışıklık veya darbe türü bir durumu aklından geçiriyorsa, burada şuna dikkat etmeliyiz. Önümüzdeki aylarda ülkemizde önemli neler olacak. Eğer bunu iyi analiz edersek, onların yapacağı hamleleri de önceden görmüş oluruz. 

   Önümüzdeki aylarda duran en önemli konu şu an için HSK üye seçimleridir. Çünkü Hsk demek, tüm hakim ve savcıların atamasını yapan kurum demektir. O zaman Mayıs'ta Hsk üyeliklerinin Meclis'te seçimi olacaktır. Bu bilgiler ışığında bu seçimden 30 ila 45 öncesi zaman çok önemlidir. Yani Nisan ayı! Bu aya çok iyi dikkat edilmelidir. Birileri darbe yapamayacağını iyi biliyor artık, ama darbe yapamazlarsa bile girişimde bulunabilirler. Amaç ülkeyi demoralize etmek olacaktır.. Eğer böyle bir darbe girişimine kalkışırlarsa, üst akıl bu sefer farklı 4-5 tane örgütleri, bir araya toplayabilir. Buna karşı çok dikkatli olmalıyız.

   Darbe yapamayacaklarını bilen üst akılın asıl amacı,  karışıklık çıkartmak olacaktır. Böylece ülkeyi 3-5 senede olsa yerinde saydırmak istiyorlar. Vatanımız da iç karışıklık isteyenlerin en büyük hayallerinden biride, ne tesadüftür ki 2013 yılında kapattığımız Imf defterinin, borç krediler alarak tekrar açılmasını sağlamaktır. Teknoloji o kadar gelişiyor ki, ülkemizin 3-5 sene yerinde sayması demek, eskinin 20 yılına bedel demektir, yani 20 yıl geride kalsın istemektedirler. 

Türkiye
Türkiye


   Böyle iç karışıklık gibi bir durum yapılmaya çalışılırsa eğer, küreselciler büyük iletişim araçlarını hemen kapatabilir veya bazı önemli Devlet Büyüklerine bloklamalar yapabilirler. En son Amerika Başkanı Trump'un tüm sosyal hesaplarına bloke koydular ! Demek ki istedikleri an yapabiliyorlarmış. Ayrıca seçim olmadan önce de Trump'un bazı yazılarına bloklamalar yapıp, anketlerde ise manipülasyonlar yaptılar. Bu da demek oluyor ki bunların basın özgürlüğü, sadece lafta, sadece işlerine gelince var, gelmeyince hepsi birden rafa kaldırılıyor.

   Amerika'da bu kadar yapılan manipülasyon ve sosyal medya kısıtlamalarının benzerlerini ülkemizdeki 2023 seçimlerinde, üst akıl % 99 yapacaktır. Şimdiden bunlara çok iyi hazırlıklı olmalıyız.

   Devlet büyüklerine suikast planları olabilir mi, bu her zaman olabilecek bir ihtimaldir. Bu yüzden korumalar öncesine göre, her zamankinden daha dikkatli olmalıdır. Rus Büyükelçi Karlov suikastı, hiç bir zaman unutulmamalıdır. Dolayısı ile Devletlerin arasını açmak isteyenler, bu tarz taktikleri her zaman yapabilir. 

   Özellikle başka ülke ziyaretlerinde dikkatli olunmalı veya keskin nişancı gibi durumlara. Ayrıca halkın içinde gezerken ikram edilen yiyeceklere fazladan dikkat edilmeli. Çünkü düşman sizin en samimi duygularınızı, sizden daha iyi bilir. O yüzden sizi en zayıf olduğunuz anda, samimi duygularınızdan vurmaya çalışabilir. Bu durumu korumalar bizden daha iyi bilir ama biz yine de yazalım.

   Bu yazılanların toplamında herkese düşen bazı görevler vardır, özellikle gençlerimize. Bunları sırasıyla yazalım.

   BİZLERE DÜŞEN GÖREVLER

- Dünya'yı iyi takip etmeliyiz. Nerede neler oluyor, bunun yansıması Ülkemize nasıl olabilir ?

- Dünya'daki olayları iyi analiz etmeliyiz. Yani neden-sonuç durumlarını iyi çözersek, Ülkemizde olabilecek durumları kolayca bulabiliriz

- Yerel, ve Ulusal gelişmeleri takip edip, neyin yalan, neyin doğru haber olduğunu iyi gözlemleyip, ülkemiz üzerinde emelleri olanların YALAN HABERLERDEN ! oluşan algı operasyonlarına yenik düşmemeliyiz.

- İletişim ve Elektriklere dikkat. Darbe veya karışıklık anlarında ilk olarak bunların irtibatını kesmeye çalışırlar. O yüzden böyle bir durum olursa, çevremizdeki enerji merkezlerinin etrafını koruma altına almalıyız. Ayrıca yabancı menşeili iletişim programların yanında, mutlaka Türk menşeili programlar da telefonlarınızda kurulu olsun. Acil bir durumda, yabancı kaynaklar iletişim araçlarını kullanıma kapatabilir, bu yüzden bizler yerli kaynaklarla kontaklar kurabiliriz.

- Küreselcilerin en büyük özelliği çoğu zaman farkında olmadan, bizleri testlerin içine katabilirler. Bunlara karşı uyanık olmalıyız. Mesela 19 milyar dolar para ödenerek satın alınan Whatsapp'ın son aldığı kararın arkasında ne var? Bunu biraz detaylı analiz yaptığımız da vardığımız sonuç şudur: 

   Bu kadar para ödenen bir yatırımda normalde böyle bir karar alınmaz, resmen ayağına kurşun sıkmak gibi bir durumdur. Eğer alınıyorsa burada % 99 bir DENEME TEST KONTROLÜ vardır demektir. Yani küreselcilerin asıl amacı olan robotik insanlık için, bizce bir test yaptılar. İnsanlar ne kadar bizim dediklerimize uyacak, ne kadarı uymayacak. Böylece robotik insanlığa yavaş yavaş geçmeyi planlamaya başladılar. Ama hiçte ummadıkları tepkiyle karşılaştılar. Biz böyle birlik olursak, Dünya'da küreselciler fazla adım atamaz, bunu unutmayalım.

Türkiye
Türkiye


   Evet sayın değerli okurlarımız, yazdıklarımızdan sonra 5 harfli bir kelime olan ''DARBE'' nin aslında özgül ağırlığının ne kadar büyük olduğunu daha iyi anladınız. Çoğu zaman şikayet ettiğimiz durumların asıl kaynağını gördünüz. Eğer 61 yıl içinde hiç darbeler, muhtıralar olmasa idi, ülkemiz her yönden şu andakinden 2 kat iyi yerde olacaktı. 

   Bu yüzden geçmiş tarihimizi iyi araştırıp, günümüzün teknolojini de iyi kullanarak, geleceğe daha sağlam adımlarla yürüyelim. Ve şunu da asla unutmayalım, düşmanlar asla uyumaz, uyur derseniz, bir gün farkında olmadan kuyumuzu kazarlar. Bu yüzden her zaman çok çalışmalıyız, Ülkemizi büyütmeliyiz. Onların ''üst akıllarına'' karşı bizim ''YERLİ ve MİLLİ AKLIMIZ'' her zaman üstün gelmeli. Buda siz gençlerin, hem maddi , hem de manevi çalışma azimlerinize bağlıdır. Birlikte BÜYÜK TÜRKİYE için çalışmaya...

   Yazımızı sonlandırmadan önce, bu analizimizi herkesin okuması için tüm tanıdıklarınıza paylaşabilirsiniz. Unutmayalım ki birlikten, kuvvet doğar.

   Bir sonraki yazımızda tekrar görüşmek üzere, herkese Saygılar



   Kaynaklar ve etiketler; wwwtdkgovtr, wwwaacomtr, wwwticaretgovtr, wwwtrthabercom, wwwtrcooltextcom, wwwgooglecom, wwweskisehirgovtrdevrim-arabasi, wwwtwittercom/paylasim, ŞAKİR ZÜMRE, NURİ KİLLİGİL, VECİHİ HÜRKUŞ, DEVRİM ARABASI, NURİ DEMİRAĞ, Darbeler Tarihi, darbelerin verdiği zararlar

Öne Çıkan Yayın

Moskova'daki terör saldırısı ile verilmek istenen mesaj