25 Aralık 2021 Cumartesi

Bekliyoruz, Kızıl Elma Birliği'ni

   1992 yılından beri toplanan ''Türkçe Konuşan Devletler Devlet Başkanları Zirveleri'' 16 Eylül 2010 tarihinde İstanbul'da düzenlenen son zirvesinde, Türk Konseyi'nin kuruluşunu, resmen ilan ettiler. Kuruluşun öncelikleri ve yol haritası ortaya konulmuştur. 

   Türk Konseyi 7 tane zirve yaptıktan sonra, 8. zirvesini 12 Kasım 2021'de İstanbul'da yaptı. Bu zirve toplantısına Türkiye, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Türkmenistan, Macaristan katılmıştır. Bu zirvede liderler Türk Konseyi isminin ''Türk Devletleri Teşkilatı'' olarak değiştirip, kurumun geleceğini ilgilendiren bir dizi önemli konuda kararlar alındı. 

Türk Devletleri Teşkilatı
Türk Devletleri Teşkilatı

   Kısa teknik bilgileri yazdıktan sonra İletişim Başkanlığı'nın bestelediği Kızıl Elma Marşını yazalım, sonra analizimize devam edeceğiz.

Kızıl Elma Ülküsü, HEDEF KIZIL ELMA 

   İletişim Başkanlığı ''Kızıl Elma'' Marşı besteleyip şunları bildirmiştir. Bizim için Kızıl Elma, büyük ve güçlü Türkiye'dir. Malazgirt'ten 15 Temmuz'a destanlar yazan milletimizin kutlu yürüyüşüdür. Kızıl Elma, gölgesinde nice mazlumun serinlediği ulu bir çınardır. Cebeli Tarık'tan Hicaz'a, Balkanlardan Asya'ya tüm insanlığın hasretle beklediğidir.

Kızıl Elma
Kızıl Elma

Kızıl Elma Marşı'nın Sözleri:

''Canlar canının yolunda ancak / Kızıl elma hedefine ulaşılacak / Vadedilmiş olan ilahi nur Hak / Ebedi mutlak hakim olacak

Kızıl elmanın fethiyle ancak / Yeryüzü sükun huzur bulacak / Geliyoruz ey şanlı al bayrak / Vatan aşkıyla her köşe bucak

Arşa yükselsin tekbir sesleri / Allah-u Ekber arş ileri / Türk'ün askeri candır siperi / Kahraman ordumun onur izzeti

Arşa yükselsin tekbir sesleri / Allah Allah diyerek dönmeyiz geri / Vur ki inlesin zalimin sesi / Yedi cihan duysun hür sesimizi

Şanlı Türkiyem al bayrağına / Bağlıyız gönülden canım vatana / Başlar koyar yoluna tüm cihanda / Şu çılgın Türkler hilal uğruna

Haydi Türkiyem Allah aşkına / Tarihe bir daha damga vurmaya / Ey aziz millet vatan namına / Yeniden nesillere ilham olmaya

Malazgirt'te şahlanan Sultan Alparslan / Kuruluş'ta Osman Gazi oluyor bu kan / Fetihlerle müjdelenen Sultan-ı Cihan / Çanakkale meydanında çocuk kahraman 

Nesebinden geliyor yine aynı kan / Dirilişle yeniden yazıyor destan / İ'la-yi Kelimetullah bekliyor cihan / İstikamet kızıl elma vermeyiz aman

Malazgirt'te şahlanan Alparslan gibi / Zaferlerle tarih yazan ecdadım gibi / Çağ kapatıp çağ açan ceddimiz gibi / Hedefimiz kızıl elma marş ileri.''

   İletişim Başkanlığı'nın hazırladığı ''Kızıl Elma'' marşının klibi 

   Türk Devletleri Teşkilatı'nı ileride daha da genişletip, adını ''Kızıl Elma Birliği'' yapabilir miyiz diye düşününce bizlere güzel bir fikir geldi ya sizce ?

Peki bu Kızıl Elma Birliğinde kimler olabilir:

- Dünya'daki tüm Türk Devletleri

- Dünya'daki tüm Müslüman Ülkeler

- Dünya'da bizle beraber olmak isteyen, tüm Mazlum Ülkeler

Kızıl Elma
Kızıl Elma

   Böyle bir birliği kurabilirsek, ileride bu birliği ne Avrupa, ne Amerika, nede başkaları kolay kolay yakalayamaz. Bu birlik, dünyada yaklaşık 3 milyar insanı içine alan devasa bir birlik olabilir. Nerede bir mazlum görürse hemen onun yanında yer alacak, nerede bir ülkeyi birileri sıkıntıya sokmaya çalışırsa, onların karşısında bir dağ gibi duracaktır.

Peki bu Kızıl Elma Birliği neler yapabilir: (Kızılelma)

- Ortak bir ordu kurup, hangi ülkenin başı sıkışsa ona yardım etmek

- Karşılıklı olarak ülkelerde yatırımlar yapmak

- Karşılıklı ticaret hacimlerini büyütmek

- Ortak para birimi kullanılabilir, aynı Avrupa'daki Euro örneği gibi

- Ortak para olmazsa, ülkelerin birbirleri ile alışverişinde yerel paralar kullanmak

- Savunma sanayisi için ortak çalışmalar, üretimler yapmak

- Ulaşım yollarında kolay bağlantılar yapmak

- Eğitim birlikteliği ile dünyada önemli ''Bilim İnsanları'' çıkarmak

- Sağlık sektöründe önemli ilaç ve makineler tasarlayıp, seri üretmek

- Ortak bankacılık sistemi kurulup, zor durumda olanlara teminat gösterilerek borçlar verilmeli

- Ülke vatandaşlarının birbirine 15 günlük ziyaretlerinde vize olmamalı

- Gıda üretimleri için ülkeler birbirlerine yardım etmeli

- Eğer birlik ülkelerin birinde kuraklık veya soğukluk olursa, diğerleri gıda yardımı yapmalı

- Yeraltı madenlerinin çıkartılmasında, birlik üyeleri birbirine yardım etmeli

- Kendi ortak sosyal medya şirketlerini kurması, manipülasyonları engellemek için

- Teknolojik büyük marka firmaların oluşturulması

- Yazılım anlamında büyük ortak markaların oluşturulması

- Ortak bir marka ile yolcu uçağı yapan marka firma oluşturmak

- Kudüs'ün korunması için, askeri birlik oluşturulur.

...vs...kısaca bu öyle bir birlik olmalı ki, yabancılara muhtaç olmamalı, dışarıya bol ihracat yapıp, büyümeli. Hepimizin hayali budur. Bunlar olursa dünyaya huzur, mutluluk ve kardeşlik duygusu gelir.

 Başka bir yazımızda daha görüşmek üzere, herkese Saygılar...




   Kaynaklar ve etiketler; wwwiletisimgovtr, wwwturkkonorgtr, KIZILELMA, TÜRK DEVLETLERİ TEŞKİLATI, KIZILELMA BİRLİĞİ, kızılelma ülküsü, kızılelma haritası, kızılelma nerede, kızılelma nedir, kızılelma ülküsü nedir  

17 Aralık 2021 Cuma

Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî

 

   Gerçek adı Muhammed Celâleddin olan Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî bugünkü Afganistan'ın Horasan yöresinin Belh Şehrinde 30 Eylül 1207 yılında doğmuştur. Babası Âlimler Sultanı (Sultânü'l-Ulemâ) ünvanlı Muhammed Bahâeddin Veled, annesi ise Mümine Hatun'dur. 

   Bahâeddin Veled bazı durumlardan dolayı ailesi ve yakın dostları ile Belh şehrinden ayrılıp, ilk olarak Nişâbur'a gelmiştir. Burada Mutasavvıf Feridüddin Attar ile karşılaşmıştır. Mevlânâ  Attar'ın dikkatini çekip, takdirlerini almıştır. Sultânü'l-Ulemâ Nişâbur'dan Bağdat'a, oradan Hac için Kâbe'ye sonra Şam'a uğrayıp belirli yol güzergahlarını geçtikten sonra Lârende'ye (Karaman) gelmiştir. Bahâeddin Veled burada kendisi için yaptırılan medresede 7 yıl kalmıştır.

Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî
Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî


   Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî Karaman'da Gevher Hatun ile 1225 yılında evlendi. Bu evlilikten 2 erkek çocuğu oldu, Sultan Veled ve Alâeddin Çelebi isimli. Gevher Hatun'un vefat etmesi üzerine daha sonra Kerra Hatun'la ikinci evliliğini yapıp, bu evlilikten de Emir Âlim Çelebi ve Melike Hatun isimli çocukları olmuştur. 

   Selçuklu Sultanı Alâeddin Keykubat Konya'yı ilim ve sanat merkezi haline getirmişti. Sultan Alâeddin, Bahâeddin Veled'i Karaman'dan Konya'ya davet edip, buraya yerleşmesini istedi. Bunun üzerine Bahâeddin Veled Konya'ya gelerek Altunaba (İplikçi) Medresesi'ne yerleşip, burada vaazlar vermeye başladı. Gittikçe ünü artan Sultânü'l-Ulemâ 12 Ocak 1231 tarihinde 85 yaşında Konya'da hakkın rahmetine kavuşmuştur. Günümüzde müze olarak kullanılan Mevlâna Dergâhı'na defnedildi. 

Mevlâna Dergâhı
Mevlâna Dergâhı


   Sultânü'l-Ulemâ vefat edince talebe ve müridleri Mevlânâ'nın etrafında toplanıp ondan vaazlar dinliyordu. Medrese dolup taşmaya başlamıştı. Mevlânâ hayatında 2 kez tahsil amacıyla Halep ve Şam'a gitti. Dostluk ve arkadaşlık Mevlânâ'nın dilinde güzel nitelendirmeler bulmuştur. Örneğin bir tanesi şöyledir. ''Dost ol, sayısız dost gör. Dostun olmazsa, yardımsız kalırsın.''

   Mevlânâ daha sonra 1244 yılında Şems-i Tebrizî ile tanışmıştır. Tanışması hayatında bir dönüm noktası olmuştur. Camilerde vaazlar ve medreselerde ders vermeler Mevlânâ'nın hayatını değiştirip, Şems ile bol vakit geçirmiştir. Bundan Mevlânâ'nın bazı müritleri rahatsız olup Şems'in gitmesine sebep olmuştur. Bunun üzerine Mevlânâ adamlar gönderip, Şems'in geri dönmesini sağlamıştır. Ancak bazıların yine rahatsız olması nedeniyle Şems 1947 yılında bir daha dönmemek üzere Konya'dan ayrılır. Mevlânâ'da Divan adlı eserini Şems'e ithafen yazmıştır.

   Hayatını ''Hamdım, piştim, yandım'' sözleri ile anlatan Mevlânâ 17 Aralık 1273 günü 66 yaşında Konya'da vefat etmiştir. Cenaze namazını Sadrettin Konevi kıldıracaktı ama çok sevdiği için bayıldı, yerine namazını Kadı Siraceddin kıldırdı. Daha sonra Mevlânâ'nın oğlu Sultan Veled, babasının mezarı üstüne türbe yaptırmak isteyenlerin ricalarını kabul etmiştir. ''Kubbe-i Hadra'' (Yeşil Kubbe) denilen türbe dört fil ayağı (kalın sütun) üzerine yaptırılmıştır. Mevlevi Dergâhı ve Türbe 1926 yılında ''Konya Asâr-ı Atîka Müze'' si olarak hizmete başlamıştır. 1954 yılında ise ismi Mevlânâ Müzesi olarak değiştirilmiştir. Müze'nin alanı ve bahçesi toplam 6.500 m2 iken, istimlak edilerek Gül Bahçesi olarak düzenlenen yerlerle beraber toplam büyüklüğü 18.000 m2 ye ulaşmıştır.

Mevlana Müzesi
Mevlana Müzesi Yeşil Türbe

Mevlana Müzesi
Mevlana Müzesi

Mevlana Müzesi
Mevlana Müzesi


   Mevlânâ ölüm gününü ilâhi sevgiliye kavuşması olarak görmüştür. Yani Allah'a kavuşacağı gün demektir onun için. Bu yüzden öldüğü güne düğün günü veya düğün gecesi anlamına gelen ''Şeb-i Arûs'' denilmekte olup, her yılın 17 Aralığın haftasında ''Vuslat Yıldönümü Uluslararası Anma Törenleri'' Konya'da düzenlenmektedir.

Şeb-i Arûs
Şeb-i Arûs


Hz. Mevlânâ'nın Vasiyeti Şöyledir:

   '' Ben size, gizli ve aleni, Allah'tan korkmanızı, az yemenizi, az uyumanızı, az söylemenizi, günahlardan çekinmenizi, oruç tutmaya ve namaz kılmaya devam etmenizi, daima şehvetten kaçınmanızı, halkın eziyet ve cefasına dayanmanızı avam ve sefihlerle düşüp kalkmaktan uzak bulunmanızı, kerem sahibi olan salih kimselerle beraber olmanızı vasiyet ederim. Hayırlısı, insanlara faydası dokunandır. Sözün hayırlısı da az ve öz olanıdır. Hamd, yalnız tek olan Allah'a mahsustur. Tevhid ehline selam olsun.''

Mevlânâ
Mevlânâ


Hz. Mevlânâ'nın Eserleri:

- Mesnevi: 6 citlik bu eserde Mevlânâ tasavvufi fikir ve düşüncelerini farsça olarak, birbirine ulanmış hikayeler halinde anlatmakta olup, 25.618 beyitten oluşmaktadır. İslam kültürünün en önemli kaynaklarından biri olarak gösterilmektedir.

- Dîvân-ı Kebir: Çeşitli konularda söylediği şiirlerinin tamamı bu divanda olup, dili Farsça olmakla beraber, içinde Türkçe, Arapça ve Rumca şiirlere de yer verilmiştir. Bu eseri Şems'e ithafen yazmıştır. Eser gazel ve rubâilerden meydana gelmektedir. Beyit sayısı 40.000 in üzerindedir. 

- Mektûbât: Hükümdar ve yöneticilere nasihat, ayrıca kendisine sorulan dini ve ilmi konulara açıklayıcı cevaplar vermek için yazdığı toplam 147 adet mektuplara denir. Normal konuşma dili ile yazmıştır. 

- Fîhi Mâ Fîh: 61 bölümden oluşan bu eseri oğlu Sultan Veled veya başka bir müridi tarafından kaleme alınmıştır. Eserde Mevlânâ'nın çeşitli meclislerde yaptığı sohbetler yer almaktadır. Eserde bazı siyasi olaylara da değinilmiştir, gerisi cennet, cehennem, mürşid, mürid, aşk ve sema konuları üzerinedir.  

- Mecâlis-i Seb'a: Mevlânâ'nın yedi meclisinin, yedi vaazının toplanmasıyla yani vaaz ve sohbetlerinde yaptığı konuşmaların toplanmasıyla oluşmuştur.

Mesnevi
Mesnevi


Bazı Kelimelerin Anlamları 

MEVLANA: Efendimiz anlamında ki bilginler için kullanılır. Bunun dışında Hüdavendigâr, Hünkâr, Hazret-i Mevlânâ, Şeyh, Molla-yı Rumi ve Hazret-i Pir ünvan isimleri ile de anılmıştır. 

RÛMÎ: Anadolu'lu demektir. 

KONEVİ: Konya'lı

MEVLEVİLİK: Tamamen sevgi ve hoşgörü üzerine kurulmuş bir müessese olup, Hz. Mevlânâ yaradana gönül veren bütün dünyadaki yaratıkları yaradandan ötürü sevmemiz gerektiğini söyleyip, bizlere de sevgiden söz etmeyi öğreten bir aşk piridir.

   Mevlânâ Aşkın efendisidir, Aşkta yok olmuştur, Bizzat Aşkın kendisidir. Aşkın ne olduğunu soranlara ise şunu demiştir.

- Benim gibi ol da bil, ister nur olsun, ister karanlık, o olmadıkça, onu tamamiyle bilemezsin, buyurur

   Hazret-i Mevlânâ ve Hazret-i Pîr saygı kitapları, Anadolu ve Mevlevi çevrelerinde çok tercih edilmiş olup, bugünlerde Pakistan ve İran'da ''Mevlevi'', Batıda ise ''Rumi'' ünvanları, Mevlânâ'yı anmak için yeterli olmaktadır.

   Mevlevîlik deyince ilk akla gelen semâ, lügatte işitmek anlamında olup terim olarak ise, mûsikî nağmelerin dinlerken vecde gelip hareket etmek, kendinden geçip dönmektir. Hz. Mevlânâ zamanında belli bir nizama bağlı kalmaksızın dini ve tasavvufi bir coşkuyla icra edilmiştir sema gösterisi. Sembolik olarak, kâinatın oluşumunu, insanın âlemde dirilişini, yaradana olan aşk ile harekete geçişini ve kulluğunu idrak edip ''İnsan-ı Kâmil''e doğru yönelişini ifade eder, Sema.

  Sema Töreni başından sonuna kadar bir çok aşamada mistik anlamda semboller taşımakta olup bunlar şöyledir.

- Sema esnasında dönmek: Tüm mekân ve yerlerde Allah'ı seyretmeyi temsil eder.

- Ayak Vurmak: Nefsin sınırsız ve doyumsuz isteklerini ayaklar altına alıp ezmek ve onunla mücadele ederek, nefsi mağlup etmektir.

- Kollarını yana açmak: En mükemmele yönelik acziyettir.

- Sağ elin yukarı, sol elin ise aşağı doğru kollar açık bir hale gelmesi: Sağ elle Allah'tan feyz alıp o'ndan başkasına yüz çevirmek ve sol elle bu feyzin dağıtılması anlamına gelmektedir.

Sema Gösterisi
Mevlânâ Sema Gösterisi


SEMAZEN:
Sema yapan kişilere denir. Semazenlerin kıyafet ve hareketlerinin anlamları vardır. Giydikleri beyaz kıyafete tennure ismi verilip, kefeni simgeler. Başındaki sarık sikke olarak adlandırılıp, mezar taşını simgelemektedir. Semazenin üzerindeki siyah hırka ise mezar anlamına gelip, yeniden doğuşu simgeler. Sema gösterilerinde 4 kere selam verilir. Bu selamlar İnsan-ı Kamil olma yolundaki 4 mertebeyi temsil etmektedir. Bu mertebeler şeriat, tarikat, marifet ve hakikat kapısıdır. 

Semazen
Semazen

   Yolunuz Konya'ya düşerse mutlaka Mevlânâ Müzesine yani Mevlâna'nın Türbesini mutlaka ziyaret edin, bu sizlerin manevi hayat düşünceleriniz için iyi gelebilir. Ziyaretlere değinmişken, Kabir Ziyaretleri, Türbe Ziyaretleri ve Adapları üzerine de biraz yazmak istedik. Çünkü bu konu çok önemli. Dünya hayatı gelip geçicidir, kimi çok fakir, kimi ise kocaman bir servet bırakarak bu dünyadan gidecektir. Önemli olan dünyada bıraktığımız hayırlı amellerdir. Bir Hadis-i Şerif'te şöyle buyurulmuştur. ''İnsan ölünce, şu üç ameli dışında bütün amellerinin sevâbı kesilir: Sadaka-i câriye, kendisinden istifâde edilen ilim, arkasından duâ eden hayırlı evlâd''

Türbe, Kabir Ziyaretleri Nasıl Olmalı ve Adapları Nelerdir ?

   Mezarlıkların ziyaret edilip, ölümün hatırlanması ve mezarlıklarda yatanlardan ibret alınması, dinimizin tavsiye ettiği konulardandır. Türbe , yatır veya evliya kabristanlarını ziyaret eden kişiler, ahireti hatırlamalı, dünyanın gelip geçici olduğunu ve bir gün sıranın kendisine de geleceğini bilmelidir. Burada yatanlara dualar edip, Kur'an-ı Kerim okuyarak sevabını onların ruhlarına bağışlarsa iyi olur. Bunun yanında mezarlıklara girerken Fatiha'dan sonra 11 ihlâs suresi okuyup, oradakilere bağışlarsak, bunun sevabı belki de orada yatan herkese ulaşabilir.

   Türbe ve kabir ziyaretlerinde dinimiz İslâm'ın özüne  ve tevhit anlayışına ters düşen, itikâdi bakımından da zararlı olan davranış ve tutumlardan da uzak durulmalıdır. Dinimiz kabir ziyaretleri ile ilgili bazı ölçüler koymuş olup, bunlardan sakınılmalıdır. Maddeler halinde yazalım bunları.

- Türbelerde yatan kişileri beşer üstü varlıklar görüp, bu kişileri Allah ile kendi arasında aracı kılmak. (Bunlar Allah'ın sevgili kullarıdır, bunların Allah'a sözü geçer, Allah C.C. bu zatları geri çevirmez gibi fikirler akla gelmemelidir)

- Bez ve çaput bağlamak, mum yakmak

- Ziyaretleri dinî bir vecibe gibi saymak

- Mezarlıklarda yatanlar adına kurban kesmek

- Türbelere ve orada yatanlara adaklar adamak

- Kabir başında yüksek sesle ağlayıp, gürültü yapmak

- Yiyecek maddeleri, şeker gibi, dağıtarak onlardan yardım dilemek

- Kabir veya türbe etrafını tavaf etmek

- Kabrin çevresinde bulunan taşları ve demirleri öpmek

- Türbelerde yatarak çeşitli maddî veya manevî hastalıklara şifalar beklemek

- Kabir veya türbenin etrafına araba, ev gibi şekiller çizip, bunlara sahip olmayı istemek

- Türbelere emekleyerek veya eğilerek girmek

- Kabir ve türbelerin etrafında çalgı aletleri ile çeşitli eğlenceler düzenlemek

Mevlânâ Dergâhı
Mevlânâ Dergâhı


   Yukarıda yazılan davranış ve sözler, Müslüman'a yakışan davranışlar değildir. Ölen kişilerden medet ummak ve bir şeyler beklemek insanı şirke düşürebilir. Şirk ise Allah'ın bağışlamayacağı tek günahtır. Bununla ilgili Nisa Suresi 116. ayeti kerimede Allah C.C. şöyle buyurmuştur. ''Allah kendisine şirk koşulmasını asla bağışlamaz. Ondan başka günahları dilediği kimse için bağışlar; Kim Allah'a ortak koşarsa büsbütün sapıtmıştır.''

Mevlana
Mevlana Sanduka


   Mezarlıklar bizim ibret almamız gereken yerlerdir. Buralarda önceden dünyada yaşamış nice insanlar vardır. Kimi çok fakirdi, kimi normal, kimi ise çok zengin. Hepsinin buluşma noktası mezarlıklar oldu. O yüzden mezarlıkları ziyaret edip dualar okuyup, Kur'an-ı Kerim okumalıyız. Mezarlıkları gördükten sonra ise kendimize çeki düzen vermeliyiz. Mezarlıklarda 2-3 kişi bir araya gelip, laubali konuşmalar yapılmamalı. Mezarlıklarda konulan banklara oturup, ayak ayak üstüne atılmamalı. Ayrıca mezarlık veya türbelere gidip büyüklük taslar gibi el ve kol hareketleri yapmak (eller cepte veya kolları arkaya götürüp elleri bağlamak gibi), yüz mimikleri ile de bunları desteklemek biz fâni insanlara yakışmaz. Bu tarz davranışları asla yapmamalıyız. Yapanlar da varsa şunu asla unutmamalı, Kanuni'ye kalmayan dünya sana mı kalacak !? Dolayısıyla hepimizin gideceği yerin sadece 2 m2 bir toprak parçası olacağını asla unutmayalım. Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya için, yarın ölecekmiş gibi âhiret için çalışmaya devam edelim.

Mevlana Türbesi
Mevlana Türbesi


   Bu dünyada bol sevaplar kazanarak, kalan ömrünüzün hayırlı ve sağlıklı olmasını dileriz.

   Bir sonraki yazımızda görüşmek üzere, herkese Saygılar...



Kaynaklar ve etiketler; wwwaacomtr, wwwkonyagovtr, wwwkonyakutuphanegovtr, wwwkulturportaligovtr, wwwtrtavazcomtr, wwwdergidiyanetgovtr, aregemktbgovtr, Mevlana anma günü, şeb-i arus ne zaman, mevlana haftası ne zaman, mevlana haftası hangi gün, şab-i arus hangi gün, mevlana'yı anma haftası 

15 Aralık 2021 Çarşamba

Bill Gates Yazılım Uzmanı mı, Doktor mu ?

   Yeni bir analiz yazımızla herkese merhaba. Niçin bu kadar Bill Gates ile ilgili analiz yazıları yazıyor diye sorabilirsiniz. Yazdıklarımızı okuyunca, bunun cevabını en iyi sizler söyleyeceksiniz. Şimdi yazmaya başlayalım. Bugüne kadarki 3 yazımızda Bill Gates için, ''dünyanın doktoru'' sözünü kullandık, niçin diyebilirsiniz ? Çünkü kendi bir yazılım uzmanı olmasına rağmen, şu an neredeyse tüm dünya onun ağzından çıkacak sözlere bakıyor. Yani dünyadaki yaklaşık 7 milyar insan, milyonlarca doktorun dediklerine değil, Bill Gates ne diyor ona bakıyor. Sizce de bu durum garip değil mi ?
Doktor Yazılım
Doktor Yazılım
   Şimdi en son Kasım 2021'de Bill Gates ne söylemiş ona bir bakalım, sonra yazımıza devam edeceğiz.

- Gelecek yılın ortasında tehlikeli varyantların ortaya çıkacağını sanmıyorum. 2022'nin ortalarında Covid 19'a bağlı ölüm ve enfeksiyon oranlarının mevsimsel grip seviyesine ulaşacağına inanıyorum.

Şimdi bu sözü duyunca, bizlerde hemen şu sorularımızı sormak istiyoruz.

1) Bu doğal virüs ise nereden biliyorsunuz, virüsle pazarlık mı yapıldı ?

2) Yılın ortası zaten yaz mevsimi, sonraki aylarda neler olacak ??

3) Tamamen biter de demiyorsunuz, sebebi ortakları olduğunuz aşı fabrikaları ile her sene milyarlarca doz aşı mı satmak ???

   Yukarıdaki sözü duyduğumuzda aklımıza başka deli sorularda gelmeye başladı. Çünkü Bill Gates'in son 9 ay içinde söylediği başka sözler vardı. O sözleri düşünüp kasımda dediği söze bakınca, bunun arka perdesinde neler olabilir diye düşünmeye başladık. Şimdi daha önce söylediği sözleri yazalım, sonra beraber düşünmeye başlayalım.

ÖNCEDEN SÖYLEDİĞİ SÖZLERDEN KISA KESİTLER :

- Bundan sonraki salgı genetik mühendislik kullanılarak bilgisayarda üretilmiş bir virüsle olabilir. Hem ölümcül, hem de süper bulaşıcı bir grip olabilir. Dünya bu salgınla önümüzdeki 10-15 yıl içinde karşı karşıya kalabilir.

- Biyoterörizm için ülkelerin hazırlanması, cephanelerini genişletmesi gerekir.

- Biyolojik silahlar üretilebileceğini, bunlar korona virüsten daha çok can ve maddi kayıp verebilir.

- Dünya corona virüsten sonraki yeni bir salgına hazır değil. Tek çözüm, tüm dünyaya yetecek kadar aşıyı 100 günde üretebilecek, devasa büyüklükte mRNA (mesajcı) fabrikaları kurmak.

   Son 9 ayda bu sözleri diyen biri, şimdi diğer sözü diyorsa o zaman bizlerde aklımızdaki deli soruları yazmaya başlayalım.
Sorular
Sorular
AKLIMIZDAKİ DELİ SORULAR :

1) Bu virüsler doğal mı, yapay mı ?

2) Bilgisayardaki tecrübenizi, virüs üretmeye mi ayırdınız ?

3) Bu virüsler doğal ise nereden başka virüslerin çıkacağını biliyorsunuz ?

4) Biyolojik silahlar yapaydır, o zaman kimler ve nerede bunları yapıyor ? 

5) Genetik Mühendisleri insanlığa faydalı olmak için çalışırlar, siz burada ne demek istiyorsunuz?

6) Önümüzdeki 10-15 yıl içinde demişsiniz ? Bizim tahminimize göre bu 2028 yılında mı olacak ?

7) Biyoterörizm ile dünyayı kim esaret altına almak istiyor ?

8) Biyolojik silahları kimler yapıyor ?

9) Biyolojik silahlarla amaçları nedir ?

10) Eğer virüs doğalsa, kim milyarlarca dolar parasını aşı fabrikasını kurmak için yatırsın ?

11) Bu fabrikaları kurmak isteyenlere, milyarlarca adet aşıların satılması için kimler garanti verdi ?

12) Eğer bu fabrikaları kuracaklar garantiyi almadıysa bile bile iflasa gitmeyecek mi ?

13) Garanti almadıysa, bunu hangi para babası firma sahipleri kabul etti ?

Şimdi yapay et ile ilgili ne demiş onları da yazalım. Sonra BÜYÜK AMAÇLARI neler olabilir, onlarla ilgili sorularımızı yazmaya başlayacağız.
Yapay Et
Yapay Et
YAPAY ET ile İLGİLİ SÖYLEDİKLERİNDEN KISA KESİTLER :

- İklim değişikliği koronavirüsten daha tehlikelidir. İneklerin çıkardığı gazların küresel ısınmadaki payı büyük ve zengin ülkeler bu hayvanları yetiştirmeyi bırakıp, yapay et tüketsinler.

- Bu yapay etlerle metan gazı salınımı azalacak ve etin tadına da zamanla alışabilirsiniz. En fakir 80 ülkenin bu yapay eti tüketemeyeceğini zannediyorum.

- Birde yapay süt meselesi var. Düşünün yapay yoğurt, yapay dondurma, yapay peynir yemek ister misiniz ? Her şeyin doğalı varken.

   Şimdi gelin, beraber düşünelim. Tüm bu sözler ve yapılan hamlelerden neler yapılmak isteniyor acaba? Bunları sorular sorarak yazmaya çalışalım.
Amaçlar
Amaçlar
GELECEKTE PLANLADIKLARI BÜYÜK AMAÇLAR NELER ACABA:

1) Eğer bu corona yapay ise, ilk aşamayı kazandınız mı millete aşı yaparak ? Şimdi aşı kartı olmadan kimse başka ülkeye gidemiyor. 

2) Yıl 2022'nin ortasına korona zayıflayacağınız dediğinize göre siz bu arada devasa aşı fabrikaların inşaatına mı başlayacaksınız ?

3) İleride dünyanın çoğuna çip takma projeniz var mı ?

4) Arabalar için çip üretiminde sıkıntı var derken, bu aslında bir bahane miydi ?

5) Arabaları bahane edip onlara çip üreteceğiz diye, aslında milyarlarca insana çipler mi üreteceksiniz ?

6) Yılda arabalar için 100 milyon çip üretilemezken, milyarlarca insana nasıl üreteceksiniz ?

7) Aklınızda ki çip projesi ile asıl amacınız nedir ?

8) Başka bir yazımız da küresel akıl tüm planlarını 2028 yılı için yapıyor demiştik, dünyada ilk biz yazdık bunu. İsteyenler bu yazımızı şu linkimizden tekrar okuyabilir. Sizde planlarınızı 2028 yılı için mi yapıyorsunuz ?

9) Bu 2028 yılında dünyanın büyük ülkelerinde önemli durumlar var. Dolayısı ile sizin planladığınız robotik insanlığa tam geçişi 2028 yılında mı başlatacaksınız ?

10) Amaçlarınızdan biri 2028 yılında çip taktırmayanların uçak ile yolculuk yapmasını engellemek mi ?

11) Sizin söylediğiniz sözlerle insanları korkutarak, psikolojik olarak iyileşmemesini mi istiyorsunuz ?

12) Her şeyin doğalı varken, niçin hep yapay ürünlerin peşine düşüyorsunuz ?

13) Yapay et ile milyonlarca insanı işsiz bırakıp, milleti açlığa mı terk etmek istiyorsunuz ?

14) Yapay et ile asıl amacınız başka mı ?

15) Yapay et ile dinimizde vacip olan Kurban Bayramı'na saldırımı olacak ? Bununla ilgili dünyada ilk analizi 11 ay öncesinden biz yazmıştık, başka kimsede görmedik. Son 1-2 aydır başka kişilerde söylemeye başladı bu konuyu. Yazımızı okumak isteyenler için linki şöyledir.

16) Madem bu kadar insanlığı düşünüyorsunuz, o zaman niçin Afrikalılara gerçekten yardım etmiyorsunuz ?

17) Bu dünyayı Allah C.C. belli düzen ve nizam içinde yarattı. Yaptıklarınızla Allah'ın düzenine karşımı gelmek istiyorsunuz ?

18) Allah'ın kıyameti koparacağınızdan haberiniz var mı ? Gücünüz bunu durdurmaya yeter mi ?

19) Kısaca neler yapmaya çalışıyorsunuz ? Dünyadaki emtia fiyatları niçin artıyor, bilginiz var mı ?

20) Dünyanın sahibi siz değilsiniz, bunu hiç düşündünüz mü ?

   Bill Gates ve onunla beraber hareket eden zengin para babaları için bu yazımız İnşaAllah bir başlangıç olur. Çünkü bunların yapmaya çalıştığı durumlar, Allah'ın kurduğu düzeni, insan eli ile değiştirmeye yöneliktir. Yani sınırları zorluyorlar, fazla zorlamasınlar. Onlara tavsiyemiz kıyamet alametlerini bir okusunlar. Ayrıca şu Ayet-i Kerime'nin mealini bol bol okusunlar.

A'râf Suresi 187. Ayet Meali:

- ''Ne zaman gelip çatacak?'' diye sana kıyamet saatini sorarlar. De ki: ''Onun hakkındaki bilgi sadece rabbimin katındadır. Vakti geldiğinde onu açığa çıkaracak olan ancak Allah'tır. O (kıyamet), göklere de yere de ağır gelecektir! Sizi ansızın yakalayacaktır!'' Sanki sen onu biliyormuşsun gibi sana soruyorlar. De ki: ''Onun bilgisi Allah katındadır, fakat insanların çoğu bunu bilmezler.''

   Yazımızın sonuna gelirken son diyeceğimiz şudur. Bill Gates ve birlikte hareket eden zenginler, gelecekte insanlara şu güzelim dünyayı dar etmeyi planlıyor olabilirler. O yüzden dikkat edelim. İleride büyük bir virüs ortaya çıkıp, insanlara çip takma zorunluluğu getirilmeye çalışılırsa bunların müsebbibi şimdiden biliniz ki Bill Gates ve çevresidir. O yüzden uyanık olun, çocuklarınıza iyi bir gelecek bırakmak istiyorsanız gözünüzü dört açın. Yoksa tüm dünyayı robotlaştırmaya çalışacaklar, yaşanmaz hâle getirecekler. Bizden demesi, gerisi sizlerin kararı. Sadece şu dergideki resme bakmanız bile, size planlarının ne boyutta olduğunu anlamanıza yeterde artar, değil mi ?

2045
2045 yılı

   Ayrıca şunu hiç bir zaman unutmayalım, yapay yiyecekler, doğal yiyeceklerin hiç bir zaman yerini tutamaz. Dikkat ettiyseniz dünyada yapay yiyecekler artmaya başladıktan sonra, türlü türlü hastalıklar ortaya çıktı. Büyük dedelerimiz ve ninelerimizin belli kısmı belki de hayatında hastanelere bile gitmedi. Çünkü kendilerine hep doğal gıdalarla baktılar. Bu yüzden süslü reklamları yapılan yapay ürünlere, mümkünse yanaşmayalım. Bu konudaki derin analizi sizlere bırakıyorum. 

   Sağlık sizindir, ayrıca şunu da hiç unutmayın, en iyi doktor, insanın kendisidir. Çünkü ne yediğinize, ne içtiğinize dikkat ederseniz sağlıklı olursunuz. Dolayısı ile kendinizin en iyi doktoru olursunuz. Birde Bill Gates'in şu sözü vardı. Bunu yazımızın en sonuna sakladık, bilerek. Niçin mi ? Önce okuyun, sonra beraber son kez düşünelim.

BİLL GATES'İN DİKKATLE İRDELENMESİ GEREKEN, 2010 YILINDAKİ SÖZÜ

- Dünya nüfusu 6.8 milyar. Bu rakam 9 milyara doğru gidebilir. Eğer yeni aşılar, sağlık ve doğum hizmetleriyle şimdiden harika bir iş çıkarırsak bu rakamı % 10 ila % 15 arası düşürebiliriz.

   Söylediği sözler bu ! Ve bunu da 2010 yılında söylemiş, ilginç değil mi ? Biz sizlere sadece şu soruyu yazacağız, gerisini tamamen size bırakacağız. Dünya Nüfusu basitçe nasıl azaltılır ? Cevap konusunda ipucular yazalım.

a) Öldürerek
b) İnsanları kısırlaştırarak

   Bu 2 yoldan başka yol var mı ? O zaman çok dikkat diyelim. 

   Dikkatinizi ne kadar çekti bilmiyoruz ama yapay gıdalar arttıkça insanlarda çocuk sahibi olma oranları azaldı. Bu yüzden ne kadar doğal beslenirseniz, insan nesli o kadar uzar. Yoksa bu yapay gıdaların yanına birde, yapay et ve sütte girerse ileride ne kadar çok isteseniz bile çocuk sahibi olamayabilirsiniz, çünkü yapay gıdalar kısırlığa neden olabilir. Bazılarının robotik insanlık planlamasının büyük nedenlerinden biride, bizlere göre budur. Biz doğal beslenmek için elimizden geleni yapalım, sonra Allah'a dua edelim. Allah C.C. tüm şerlerden korusun bizleri.

   Yazımızın sonuna nasıl geldik, bizde anlamadık. Yazmak istesek, sayfalarca daha yazarız. Ama yazmadık, çünkü sizlerin de araştırmasını istiyoruz. Bu yazımızı herkesin okuması için, tanıdıklarınıza gönderip, onlarında bilgilenmesini ve bazı konuları bilenlerin de bilgilerini artırmasını sağlayabilirsiniz. Başka bir yazımız da görüşmek üzere herkese Saygılar sunarız...





Kaynaklar; wwwdiyanetgovtr, wwwgooglecom, wwwtrcooltextcom

12 Aralık 2021 Pazar

Şehitlik Makamı

   İşçi, memur, şef, müdür, başkan, genel müdür, ceo, patron ..vs.. diye uzayıp giden ünvanlar zinciri. Dünyamızda bulunan makamlardan bazılarının isimleri bu şekildedir. Bugünkü yazımızda sizlere dinimizde Peygamberlikten sonra, İslam'ın insana verdiği en büyük rütbe olan, Şehitlik Mertebesini yazmaya çalışacağız.

   Arapça bir kelime olan şehit, ''şehadet'' kökünden türemiştir. Çoğulu ise şühedadır. Sözlükteki bilinen anlamları şöyledir:

- Bildiğini söyleyen

- Kesin bir haberi getiren

- Bir yerde hazır bulunan

- Hazır olan

- Bir olaya şahit olan

- Şahitlik eden, anlamlarına gelmektedir.


   Dinî bir terim olarak ise anlamı şudur;  

- Allah'ın rızasını kazanmak için O'nun yolunda savaşırken, öldürülen Müslüman demektir. 


   Dolayısı ile sözlük anlamı ve dini terim anlamı birlikte düşünüldüğünde şu söylenir;

- ''Şehidin cennetlik olduğuna şahitlik edilmiştir''.

Şehitlik Makamı
Şehitlik Makamı

   Şehitlik ile ilgili bazı Ayet-i Kerime ve Hadis-i Şerifler vardır. Bunlardan bazılarını yazmaya başlayalım.


Bazı Ayet-i Kerimelerin mealleri şöyledir;

Bakara Suresi 154. ayet:

- Allah yolunda öldürülenler için ''ölüler'' demeyin. Hayır, onlar diridirler, fakat siz bilemezsiniz.

Âl-i İmrân Suresi 157. ayet:

- Andolsun ki Allah yolunda öldürülür veya ölürseniz biliniz ki Allah'tan gelecek bir bağışlama ve bir rahmet, onların biriktirdiklerinden daha hayırlıdır.

Âl-i İmrân Suresi 169 ve 170. ayetler:

- Allah yolunda öldürülenleri sakın ölüler sanma! Bilâkis onlar diridirler; Allah'ın lütuf ve kereminden kendilerine verdikleriyle sevinçli bir halde rableri yanında rızıklara mazhar olmaktadırlar. Arkalarından gelecek ve henüz kendilerine katılmamış olan şehid kardeşlerine de hiç bir keder ve korku bulunmadığı müjdesinin sevincini duymaktadırlar.


Bazı Hadis-i Şeriflerde şöyledir;

- Cennete giren hiçbir kimse, yeryüzündeki her şey kendisinin olsa dâhi dünyaya geri dönmeyi arzu etmez. Sadece şehit, gördüğü ileri derecedeki itibar ve ikram sebebiyle tekrar dünyaya dönmeyi ve on defa şehit olmayı ister.

- Şehitler beş kısımdır: Bulaşıcı hastalığa yakalanan, ishale tutulan, suda boğulan, göçük altında kalan ve Allah yolunda savaşırken şehit olanlar.

- Şehidin kul borcu dışındaki bütün günahlarını Allah bağışlar.

  Ayet ve Hadislerle Şehitlik Makamının ne kadar büyük olduğunu, bir kez daha iyi anlamış olduk.

Şehitlik
Şehitlik

Bir şiirde şairimiz ne demiştir:


''Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır

Toprak, eğer uğrunda ölen varsa vatandır''


Ayrıca İstiklâl Marşımızda Mehmet Akif Ersoy ne diyor:


Bastığın yerleri ''toprak!'' diyerek geçme, tanı!

Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.

Sen şehîd oğlusun, incitme, yazıktır atanı;

Verme, dünyâları alsan da, bu cennet vatanı.


Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki fedâ ?

Şühedâ fışkıracak, toprağı sıksan şühedâ!

Cânı, cânânı, bütün varımı alsın da Hudâ,

Etmesin tek vatanımdan beni dünyâda cüdâ. 

Bayrak
Bayrak

   Allah C.C. Vatan ve Milletimizi tüm düşmanların şerrinden korusun. Vatanımızı bölmek üzere plan yapanların planlarını ters yüz edip, onları kahru perişan eylesin. Bizlere düşen önemli görev; Şehitlerimizin kanlarıyla sulanıp, emanet edilen bu Vatanı korumak ve gelecek nesillere bırakmaktır. Bu bilinci hiç bir zaman unutmamalıyız.

   Bu Vatan için bugüne kadar canını veren tüm şehitlerimize Allah'tan rahmet; Milletimize, Türk Silahlı Kuvvetlerimize ve Ailelerine sabırlar dileriz. Allah C.C. tüm şehitlerimizin mekanını cennet eylesin. 

   Allah C.C. Vatanımız için nöbet tutan asker, polis ve jandarmalarımızı korusun, yar ve yardımcısı olsun. Dünyanın en cesur ve yiğit olan kahraman ordumuzu, muzaffer eylesin. Tüm şehitlerimizin, Ruhlarına El-Fatiha. 

   Herkese Saygılarımızla...



Kaynaklar; wwwdiyanetgovtr, wwwgooglecom, 

9 Aralık 2021 Perşembe

Eyt Nedir, Herkese Önerilerimiz

   Bugünkü analiz yazımızın konusu Eyt, Emeklilikte Yaşa Takılanlar. Peki Eyt nedir, önce buna bir bakalım. Sonra adım adım gelişmeleri yazalım. 8 Eylül 1999 yılında yürürlüğe konulan 4447 sayılı yasa ile emeklilikte aranan 2 şartın yanına 3. bir şartın ilave edilmesi ile oluşan duruma Eyt denir. Normalde sigortalılık süresi (erkek için 25, kadın için 20 yıl) ve prim ödeme (5000/5975 gün) şartları vardı, bunun yanına yaş şartı da (erkek için 60, kadın için 58) getirildi.

Eyt
Eyt

   Türkiye'de ortalama emekli yaşları 1976 ile 1988 arası sigortası başlayan erkeklerde 44-50 yaş arası, 1981 ile 1988 arası sigortası başlayan bayanlarda ise 38-45 arası idi. 

   1976 yıl öncesinde sigortası başlayan erkekler için yaş şartı yoktu, 5000 günü tamamlayıp, sigortalılık süresi 25 olanlar emekli oluyordu. 1981 öncesinde sigortası başlayan bayanlar içinde yaş şartı yoktu, 5000 günü tamamlayıp, sigortalılık süresi 20 olanlar emekli oluyordu. Yani 18 yaşında işe başlayan erkek ve bayanlar, erken yaşlarda (38 ve 43) emekli oldular.

   Daha sonra bu durum erkekler için 1999 yılına kadar sigortası başlayanlarda 51-58 arasına kademeli olarak yükseltildi. 1999'dan sonra ise 60 ve ileriki uzun vadede (2044 sonrası) 65 yaşına kadar çıkartılacaktır. 

   Bayanlarda ise durum 1999 yılına kadar sigortası başlayanlarda 46-56 arasına kademeli olarak yükseltildi. 1999'dan sonra ise 58 ve ileriki uzun vadede (2048 sonrası) 65 yaşına kadar çıkartılacaktır.

   Teknik olarak yaklaşık son 50 yılın detayları bu şekildedir. Bu detayları yazdıktan sonra şimdi bazı ülkelere bakalım, orada tam emekli olmak için durumlar nasıl ?

Almanya'da erkekler için emekli yaşı şu an 65 olup, 2029 yılına kadar kademeli olarak 67 yapılacaktır.

Fransa'da erkekler için emekli yaşı şu an 64 olup, 67 için girişimler olmuştu.

İngiltere'de erkekler için emekli yaşı şu an 66

Amerika'da erkekler için emekli yaşı şu an 65 olup, 2027 yılına kadar kademeli olarak 67 yapılacaktır.

Dünyada Emeklilik
Dünya

   Yani diğer ülkelerden anlaşılacağı üzere erkekler için, tam emeklilik yaşı en düşük 64 şu an için. Peki ülkemizde emekli yaşı niçin yükseltildi. Bunu anlamak için aktif / pasif oranına (bir emekliye düşen çalışan sayısına) bakmak lazım. Şu an bu oran ülkemizde 1.84 civarındadır. Normalde bunun 3 ile 4 arasında olması lazım ki, sürdürülebilirlik iyi olsun. Yani 1.84 çalışan 1 tane emeklinin maaşını karşılıyor. Buda mali olarak devlete yük olmaktadır, gelişmiş ülkelerde bu oran yüksektir. 

   Bir taraftan emekli olup, maaşına kavuşmak isteyen vatandaşlarımız var. Diğer tarafta ise sosyal güvenlik sisteminde sürdürülebilirliği zora sokmadan çözüm yapmak isteyen devletimiz var. Şu an yaklaşık 13 milyon emekli kişi var. Peki eyt durumu yaklaşan vatandaşlarımız birden emekli olursa (şu an için eyt durumunda olan yaklaşık 5 milyon kişi var) bu aktif /pasif oranı 1.84'den 1.30'lara kadar düşebilir ve buda devletin mali bütçesi açısından, ilerisi için büyük sıkıntılar açabilir. Yani daha kolay anlaşılması açısından şöyle söyleyebiliriz. Şu an emekli maaşları ödeniyor ama belli zaman sonra karşılayamaz, ve belki de tüm emekliler günü geldiğinde maaşlarını bile alamayabilir.

   Konu hakkında bazı teknik detayları yazdıktan sonra, ne olmalı ki, hem devletimiz hem de milletimiz birlikte kazanarak, büyüsün. Bunu düşünerek orta bir yol olarak 3-4 alternatifli önerilerimizi sizlere yazacağız. Bundan sonrası devlet ve milletimizin ortak kararı olacaktır İnşaAllah.

   ÖNERİLERİMİZ 

   Önerilerimizi yazarken hem devletimize, hem de milletimize faydalı olabilecek önerilerimizi yazmaya çalışacağız. Çünkü tek taraflı olursa, diğer taraf mağdur olabilir. Çünkü biz birlikte güçlü Türkiye'yiz. Önerilerimiz 8 Eylül 1999 tarihinden önce, sigortalı olanlar içindir.

1) Normalde ortalama yaş bekleme süresi 5 yıldır. Bir kişi emekli olduktan sonrada ortalama 20 yıl emekli maaşı almaktadır. Yani toplamda 5+20 = 25 yıllık ortalama bir süreden bahsediyoruz. O zaman şöyle yapılırsa hem millet, hem de devletimiz kazanabilir:

   Emekli olan birisi 20 yılda alacağı tüm maaşını, yaştan emekli olmasına 5 yıl kaldığı zaman emekli olup (toplam 25 yıl olarak) maaşının % 80'nini almayı kabul ederse, toplam 25 yılda alacağı para aynı olur. Böylece emekli olanda, devletimizde kazanmış olur. 

2) Sigortalılık süresi ve prim gün ödeme süresi bitip yaşı bekleyenler, yaşın dolmasına kadar geçen aylarda maaşının % 60'ını alıp, yaş dolduktan sonra ise maaşın % 88'ini almayı kabul ederlerse, emekli olabilirler.

3) Sigortalılık süresi kadar günü full ödenip (erkekler 25 yılı , bayanlar 20 yılı) yaşını bekleyenler ise, maaşlarının % 90'nını almayı kabul ederlerse, emekli olabilirler.

4) İsteyen kişiler ise şu anki durumla yaşını bekleyip, emekli olur ve % 100 olarak maaşını alabilir.

   Bu seçeneklerden kim hangisini isterse onu seçebilir. Böylece konu herkes için bitebilir yani bu Eyt durumu tamamen ortadan kalkmış olur. Karar sizlerindir...

   Eyt ile ilgili yazımızın sonuna gelirken şu soruyu da sormak istiyoruz. Eyt niçin bu kadar politize ediliyor ? Biraz bunun üzerine düşünmek gerekir. Acaba iyiniyetli insanları, birileri yönlendirmeye mi çalışıyor ? Hatırlayın önceden her 2-3 senede bir bedelli askerlik konusu açılırdı, birileri gündeme getirirdi. Hatta bazı provokasyonlara da sebep olurdu. Sonra Devlet ne yaptı her tarafı dinledi, bir orta yol buldu ve sorun tamamen çözüme kavuştu. Şimdi isteyen bedelli askerlik yapıyor, isteyen ise normal askerliğe gidiyor. 

   Buna benzer şu an Eyt durumu var. Devlet olanakları ölçüsünde bu konuyu çözmeye çalışacaktır. Şimdi Devlet birden hak eden herkesi Eyt'den emekli yaptık deyip, sonra mali olarak sıkıntıya girerek, ileride maaşlar ödenmezse ne olacak ? Yada maaşları ödemek için bir yerlerden borç krediler alıp, sonra çocuklarımızın geleceği ipotek altına alınırsa, daha mı iyi olur ? Sağduyulu kararı sizlere bırakıyoruz.

   Ayrıca dikkatimizi çeken bir noktada şu olmuştu. 2019 yerel seçimlerinde bazı belediye başkan adayları, Eyt'yi ben çözerim, daha iyi şeyler düşünürüm demişlerdi. Seçim bitti, aradan nerdeyse 3 yılda geçti. Ama ne yazık ki o gün bunu diyen başkan adaylarına (şu an seçilmiş olan) kimse sormuyor, hani siz Eyt'yi çıkaracaktınız ? Bizden analiz etmesi, gerisi sizlerin düşüncesidir...

   Bir yazımızın daha sonuna yaklaştık. Yazımız biterken şunu demek isteriz. Bu devlet bizlerle beraber büyüyor ve bizlerden sonra çocuklarımız çalışarak, büyümeye devam edecektir. Yazıda bahsettiğimiz aktif/pasif oranı eğer kritik rakamlara düşerse, gelecekte bu hem emeklilerimizin maaşlarını almada, hem de gelecek genç neslimizin işler bulmasında sıkıntılara yol açabilir. O yüzden bir olup, ortak çözümler bulmamız en iyi yol olacaktır. Başka bir yazımızda daha görüşmek üzere, herkese Saygılar sunarız...



Kaynaklar; trcooltextcom (resim)

4 Aralık 2021 Cumartesi

Made in Türkiye Kararından Sonra Neleri Bekliyoruz ?

   Bugünkü Resmi Gazete'de Sayı: 31679 ile yayımlanan genelge ile, bundan sonra diğer devletler ve uluslararası kurum ve kuruluşlarla resmi ilişkilerde olmak üzere, her türlü faaliyet ve yazışmalarda ''Türkiye'' ibaresinin kullanımı konusunda gerekli hassasiyet gösterilecektir, kararı alınmıştır. Vatana ve Milletimize şimdiden hayırlı olsun.

Made in Türkiye
Made in Türkiye

   Şimdi bazıları diyebilir, Turkey olsa ne olur, Türkiye olsa ne olur ? Konunun derinliği çok fazladır, size sadece şunu diyelim. Turkey kelimesini ingilizce çeviri proğramlarına bir yazın. Bakalım ne anlamlar yazacak size. Bu anlamları kimimiz yıllardır biliyor, kimimiz yeni öğrendi. Anlamları bilen her Türkiye Vatandaşı, Turkey kelimesini istemez di, şükür bugün değiştirildi.

Made in Türkiye
Made in Türkiye

   Bundan sonraki zamanlarda bir Vatandaş olarak başka neler isteriz Devletimizden, onları yazalım 2 madde ile. Bu isteyeceklerimiz Ülkemizin İstikbal ve İstiklali içindir.

  1) Şimdi herkes bir kağıt para alıp ve üzerine baksın. Paramızda Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, yazmaktadır. Bunun ''Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası'' olarak değiştirilmesini bekliyoruz. Nedenini biraz araştırınca, sizler de daha iyi anlayacaksınız. Madeni paralarda ''Cumhuriyeti'' yazmaktadır, ama kağıt paralarımızda şu an yazmıyor, buda ayrı bir ?

Made in Türkiye
Para
 

Türkiye Cumhuriyeti
Türk Lirası

  2) Ayrıca paramızın değer kaybetmemesi için, düşük ayarda altından veya gümüşten madeni paralar yapabilir miyiz, ülke olarak. Böylece paramız direkt altına bağlı olacağı için, değer kaybı durumumuzda olmaz, yani her zaman dünyada geçen bir paramız olur. Düşünülmesi gereken önemli bir konuda, bu bizce.

   Sizler ve Ülkemiz için analiz yazılarımız devam etmektedir. Bizim amacımız Ülkemizin dünyada en iyi yerlere, millet ve devlet el ele beraber gelmesidir. Yazılarımızı tanıdıklarınıza gönderirseniz, onlarında ilave bilgiler öğrenmesini sağlayabilirsiniz. Başka bir yazımızda görüşmek üzere herkese Saygılar sunarız...




Kaynaklar; wwwresmigazetegovtr 

30 Kasım 2021 Salı

Dolar, Stokçuluk ve Arka Perdedeki Planlar

   Bu yazımızı 10 gün önceden yazacaktık ama beklemeyi tercih ettik. Çünkü geçen hafta birilerinin dolara yaptığı manipülasyon karşısında, Devletimizin adım atmasını bekledik. 27 Kasım cumartesi günü Devlet Denetleme Kuruluna manipülasyonu araştırmak için talimat verildi, bizde yazımızı yazmaya karar verdik ve başlıyoruz yazımıza.

   Ülkemizin dünyadaki konum ve önemini iyi bilen küreselci dış güçler, art arda planlar yapıp, sahneye sürmektedir. Bunun en son örneğini geçen hafta gördük, döviz operasyonu ile. Hepinizin de yaşadığı gibi bir anda döviz artmaya başladı, garip bir şekilde. Peki bu döviz operasyonu basit bir para kazanma olayı mıydı ? İlk bakışta öyle görülebilir ama detaya inince durumun hiç öyle olmadığı anlaşılmaktadır. Para kazanmaları ikinci, üçüncü hatta dördüncü amaçları. Asıl amaçları çok farklı, bu analizimizde derinlere ineceğiz. Unutmasınlar takip ediliyorsunuz, eskisi gibi bizler artık uyumuyoruz, dünyayı takip ediyor, hamleleri izliyoruz.

Dolar
Dolar Stokçuluk

   Bildiğiniz gibi bizler önce dünyada olanlara bakarız, sonra onun yansımaları ülkemizde nasıl oluyor onlara bakıp, ona göre analizler yazarız. Bu yüzden şimdi neler olmuştu, neler oluyor, neler planlanıyor onları maddeler halinde sizler için yazmaya başlayıp, sonrada kesin çözüm önerimizi yazacağız.

NELER OLMUŞTU...

İlk önce Amerika Başkanı Joe Biden, seçim zamanında ne demişti onları yazalım;

- Hemen Erdoğan'a çok farklı bir yaklaşım uygulamalıyız

- Muhalif liderleri açıkça desteklediğimizi, göstermemiz lazım

- Düşündüğümüz şeyle ilgili sesimizi yükseltmemiz lazım, bedel ödemeli !!!

Joe Biden
Joe Biden

- Onlarla direkt temasa geçip Erdoğan'ı yenecek duruma gelmeleri için, daha fazla verim almalı ve güçlendirmeliyiz görüşündeyim. Bunlar darbe ile değil, seçim süreci ile olmalı !!!

- Şu ana kadar onlara davrandığımız şekilde davranmaya devam etmeyeceğimizi anlamak zorundalar !

- Hava üslerimiz konusunda da endişeliyim. Bence bölgedeki müttefiklerimizle bir araya gelerek onun bölgedeki faaliyetlerini nasıl izole edeceğimizle ilgilenmek, bizim için son derece fazla iş olacak

- Doğu Akdeniz'le ilgili endişeliyim !

Amerika
Amerika Biden

   Özeti bu şekilde olan konuşmada, her şeyi  aslında açıkça söylemiş. Ülkemize neler yapabileceği hakkında, gerisini sizlere bırakıyoruz.

   Konuşmanın videosunu internette kolayca bulabilirsiniz, biz videodan bazı resimleri ekledik yukarıya.

NELER OLUYOR...

Şimdi neler oluyor, bölüm bölüm yazmaya başlayacağız.

1) DOLAR OPERASYONUYLA GELEN ZAMLAR

   Son 11 gün içinde çok garip şekilde döviz fiyatları arttı. Bunun hemen peşinden doları bahane ederek zam yağmurları yapılmaya başlandı. Öyle garip zamlar var ki, mesela su ve yumurta. Sanki doğadan çıkan sular, dolardan güneş enerjisini alıyor, tavuklar ise yem olarak doları yiyorlar. Dolar yeter ki biraz artsın da, zam yapalım diyenler var. İşin daha garibi dolar tersine inmeye başladığı zamanlarda ise, ne hikmetse zamlar geri gelmiyor !

   Sıvı yağ fiyatları kısa sürede 2 kata yanaştı. Daha ayçiçeği hasadı yapılalı 2 ay oldu. O zaman soruyoruz, birileri stoklar mı yapıyor ?

   Şeker ürünü bazı marketlerde çok az, fazla olan marketlerde ise fiyatlar % 20 ile % 30 arası artmış bir anda. Birileri stok mu yapıyor, yoksa neler oluyor ?

   Bunlar gibi diğer gıda ürünleri de zamlandı. Bu zam sevdası nedir ? Yarın işler kötüye gidince, devletten yardım istemeyi bilenler, eline fırsat geçti mi hemen zam yağmuruna niçin başlar, nerede sizlerde insaf ?

   Çözüm Yolları: 

   Firmaların alış faturaları belli, onlara sıkı denetim yapılıp ani zam yapanlara gerekli cezai müeyyideler uygulanmalı. Gerekirse yıllık cirosu kadar, para cezaları kesilmelidir.

   Ayrıca gerekirse Türkiye'ye ancak yeten gıda ürünleri ve buna benzer ürünlerin ihracatı belli süre durdurulmalı. 

   Sebze halleri de sıkı denetim altına alınmalıdır, aşırı zamlara karşı. Yoksa bunlar seçim zamanı koz olarak kullanılacak, dolayısı ile ters teper...Aynen belediye başkanlığı seçimlerinde soğan, patates operasyonları gibi. O zamanda soğan ve patates içinde uyarılar yapmıştık, ama olan oldu. 

   Ayrıca poşet yasası ile ilgili zamanlama hatası vardı demiştik, ama oda oldu, ters tepti.

2) STOKÇULUK HORTLATILMAYA ÇALIŞILIYOR

   İhracatın ve istihdamın artması için, üretimin artması lazım. Üretimin artması içinse, hammadde tedarikinde sorun olmamalı, fiyatlar uygun olmalıdır. Son zamanlarda duyduğumuz bazı durumlar var. Dolar operasyonundan sonra bu durumlar, daha da artmış piyasada. Nedir onlar, sırayla yazalım.

   Cam tedarikinde sıkıntılar ve fiyatları aşırı artırılmış. Soruyoruz, kimler stok yapıp, para üstünden para kazanmaya çalışıyor ?

   Tekstilde konfeksiyonun hammaddesi kumaş, kumaşınki iplik, ipliğin ise pamuktur. Piyasada pamuk ve iplik fiyatları garip şekilde artmış. Kimler pamuk ve iplik stoku yapıyor diye sormak istiyoruz ?

   Reklamcılıkta kullanılan hammadde ürünlerin, stoku yapılıyor diye duyuyoruz, piyasaya vermiyorlarmış. Kimler ve niçin stok yapma gereği duyarlar ?

   Un fiyatlarında % 30-50 arası garip şekilde yapılan zamlar. Buğdaylar daha tarladan toplanalı kaç ay oldu ? Birileri mi stokluyor, çaktırmadan ?

   Gübrede dünyada artan fiyatlara ilaveten, yapılan zamların arkasında stok yapanlar mı  var?

   Arabalar ile ilgili stokçuluk haberleri duyuyoruz. Zaten pahalanan araba fiyatlarını, birde stok yaparak kimler daha da yükseltmeye çalışıyor ?

   Yem fiyatları niçin ilaveten artıyor, stokçulukla bir bağlantısı var mı ?

   Kuru bakliyat ürünlerindeki aşırı fiyatların arkasında stokçular mı var ?

   Yukarıda bazı örnekleri verdiğimiz hammadde ürünleri garip şekilde pahalandı ve bazılarını almak isteseniz de yok deniyor piyasada, birileri stoklama yapıyor. Amaç milleti yıldırıp, hükümete karşı kışkırtmak. Bunu 2023 seçimlerine kadar çok uygulayacaklar. 

   Çözüm Yolları: 

   1) Devlet bu stokçuluk yapanlara en ağır ceza yaptırımını uygulamalı (5 yıl kendi ve tüm ailesi ticaretten men edilmeli, bu durum düşünülebilir). Firma ve fabrikaları gerekirse 5 yıl devlet yönetebilir. 

   2) Kimsenin Devletten ve Milletten büyük olmadığını, herkes iyi anlamalıdır. Yoksa bizleri 1 kuru ekmeğe bile acımadan, muhtaç etmeye çalışırlar (Firma sahipleri ve genel müdürlerine hapis cezası olmalı ki, kimse bir daha stokçuluğu aklının ucundan geçiremesin)

   3) Ürünlere fabrikadan çıkarken sabit etiket vurulmalı, satışı bitene kadar değiştirilmemeli

   4) Bir veya 2 hafta dükkan kapatma cezası

   5) Gerekirse halka büyük zamlara sebep olacak tüm market ürünlerinin ihracatı % 50 azaltılmalı

   Ayrıca karaborsacılık dinimizde haramdır. Toplumun ihtiyacı varken, piyasaya mal satmazsa bu kazanç haram olur. Bu haramı yapanların kazandığı paralarda, onları mutlu etmez. Bir Hadis-i Şerif'te Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuştur. 

   ''Bir kimse müslümanların yiyeceğini depolar, ve onları piyasaya sürmezse, Allâh-u Teala onu cüzzam hastalığı ve iflasla karşı karşıya getirir''. 

   Bu Hadis-i Şerifi gördükten sonra stokçuluk yapıp, her şeyi pahalı satmak isteyen varsa, olacaklara hazır olsun.

3) İLGİNÇ SOKAK RÖPORTAJLARI

   Son zamanlardaki sokak röportajlarına dikkat. Geçen bir röportajda direkt şu soru soruluyor millete. Ekonomi nasıl düzelir ? Soru çok profesyonel, direkt nokta atışı soruluyor. Sanki 20 yıl önce ekonomi çok çok iyiydi, şimdi kötü! Bu soruyu birileri direkt sorduruyorsa millete, demek ki bazı ajanslar şimdiden ''Pr çalışmalarına'' erken başlamışlar.

   Başka bir sokak röportajında ise birisi diyor ki, Ben  Avrupa'ya gidip bir kaç ay çalışarak altıma evde alabilirim, arabada. Burada ise bir kaç ay çalışarak ancak ailemle yemeğe gidebilirim.(Bu sözleri doğru sayarsak Almanya ve Fransa'da yaşayan gurbetçi vatandaşlarımızın her birinin 100'er tane dairesi olması lazım. Sorar mısınız tanıdıklarınıza, kaç tanesinin bırak 100 tane dairesi, 2 tane daireleri var mı ?) Bu sözler çok profesyonelce söylenmiştir. Hiç yurt dışını bilmeyen 1000 kişiden 1-2 kişi inansa yeter onlar için. Çünkü bu tür pr çalışmalarının amacı, her çalışmada bir kaç kişiyi ikna etmektir. Bunu her ilde, her ilçede ve her gün yaptıklarını düşünün. Böylece 1 yılda 1-2 milyon kişiyi ikna edebilirler, belki de daha fazla kişiyi.

Stokçuluk
Stokçuluk

ARKA PERDELERDE NELER PLANLANIYOR...

   Piyasada görülmeye başlanan PR çalışmalarına basit bir durummuş gibi bakmayalım, çok profesyonel durum bunlar. Çünkü zamanında Abdülhamid'e de benzer pr çalışmalarını yapmıştılar. Sonunda ne oldu? Yaklaşık 7 milyon km2 Osmanlı toprağından o gittikten sonraki 10 sene içinde, sadece 780.000 km2 kaldı elimizde, yani % 89 toprağımız gitti. Küreselci akıl, basit işlerle, büyük planların alt yapısını hazırlar, bunu hiç bir zaman unutmayalım. 

    Kısacası olanla ölmüş, bitmiştir. Biz geçmişte olanları unutmadan, geleceğe odaklanalım. 2023 Türkiye için çok önemli yıldır. Bizden ziyade dünyadaki mazlum insanlar ve müslüman ülkelerin çoğu Türkiye'nin 2023 virajında ne yapacağını merakla bekliyor. Bu virajdan ülkemiz emin adımlarla çıkarsa, buna en çok üzülecek olan küreselcilerdir. Çünkü güçlü Türkiye'nin daha da güçlenmesi, onların zayıf ülkelerde yapacakları operasyonlara engeldir. Türkiye'yi büyük engel olarak görmektedirler ve 2023 için şimdiden, her türlü pr çalışmalarına başlamışlardır.

   Diyebilirsiniz, Türkiye için şimdiki planları nedir ? Eğer Türkiye'yi dize getirirlerse ülkemizi 3 parçaya bölme planları var. Yani Suriye'den daha kötü duruma düşürme planları var ajandalarında. Bununla ilgili haritalarda önceden internete düşmüştü. Biraz araştırırsanız bu haritaları sizlerde bulup, görüp, bakabilirsiniz. Ayrıca Amerika'nın Yunanistan'da, Irak'ta, Suriye'de dizdiği askeri mühimmatlar neyin habercisi, biraz düşünelim. Keyfine bu kadar masraf yapıp, bunları buraya getirmiyor, değil mi ?

Yunanistan
Yunanistan Amerika Üsleri

   Ayrıca küreselci üst akıl, dünyayı robotik insanlıkla yönetmek için, her türlü planları yapmış durumda. Dünyada ortak kullanılan tüm ham maddelerdeki fiyatları (gıda, benzin, doğalgaz, gübre...vs...) bilerek bu güçler yükseltiyor. Adeta dünyayı insanlara dar edecekler. Yani bir bakıma ''ölümü gösterip, sıtmaya razı etmek'' istiyorlar bizlere, hayatı pahalı yaparak. 

   Kısaca bizlere demek istedikleri şöyledir; 

   Ya bizim dediğimiz kurallarla bu dünyada yaşarsınız, yada hastalıklar ve hayat pahalılığı ile bu dünyada cebelleşip durursunuz. O yüzden tüm dünya insanlığı uyanık olmalı, yoksa yaşam özgürlüğümüz adım adım elimizden alınacak ! Aldığımız nefesin bile hesabı sorulmaya başlanabilir belki de ileride, sen çok nefes aldın, öteki az aldı diye. Dolayısı ile bunun bir vergisi olmalı, ödeyin diyebilirler. Bu yazdığımıza çoğunuz gülmüş olabilirsiniz, ama birileri bizleri tek noktadan korkuyla kontrol etme planları yapıyorsa, halimize hiç gülmeyelim. Sonra bunlar başımıza gelirse, önceden hiç duymamıştık diyemezsiniz.

   Bizlere düşen görevler, tüketmek için büyük miktarlar da  üretmeliyiz. Allah'a çok ibadet edip, bol dua etmeliyiz. Bunları hiç bir zaman unutmayalım. Ayrıca şu Ayet-i Kerimenin mealini hep hatırlayalım.

'' Hep birlikte Allah'ın ipine sımsıkı yapışın; bölünüp parçalanmayın. Allah'ın size olan nimetini hatırlayın. Hani siz birbirinize düşman idiniz de Allah gönüllerinizi birleştirdi ve O'nun nimeti sayesinde kardeş oldunuz. Siz bir ateş çukurunun tam kenarında iken oradan da sizi Allah kurtarmıştı. İşte Allah size âyetlerini böyle açıklıyor ki doğru yolu bulasınız''

   Ayrıca bir taraftan da din konusunda bilmedikleri konular üzerinden bizleri adeta sabırla sınıyorlar. Bunun en son örneği Diyanet İşleri Başkanımızın söylediği Hadis-i Şerif üzerine oldu. Ebû Hüreyre'nin naklettiği Hadis-i Şerif'e Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuştur;

'' Her doğan fıtrat üzere doğar. Sonra anne babası onu Yahudi yahut Hristiyan veya Mecûsi yapar...''

   Daha bunun Hadis-i Şerif olduğunu bilmeyen yüksek rütbeli kişiler ! kalkıp ta ithamlarda bulunuyorlar. Toplum olarak bizi nereye götürmek istiyorlar, farkında mıyız ?? Bizi her yönden ablukaya mı almaya çalışıyorlar ?

KESİN ÇÖZÜM ÖNERİMİZ ve DEVLETE ÖNERİLERİMİZ

   Analiz yazımızın sonuna gelirken asıl konumuz olan dolarla ilgili neler yapılmalı, buna bakmak lazım. Bankalarda firmalar ve milletimizin yaklaşık 235 milyar dolar parası var, bir bakıma atıl olarak duruyor. Ve bu para önümüze sert bir kaya gibi hep engel olarak çıkıyor. Bununla ilgili kesin çözüm önerimizi, 5 ay öncesinden bir analiz yazımızda yazmıştık. Bu yazımızı tekrar okumak için şu linkimize bakabilirsiniz. Bu önerimizin yanında şunları da Devletimiz ilaveten yapabilir, eğer birileri manipülasyona devam ederse.

a) Ticaretle uğraşanlar hariç, dolar kullanılmasın.

b) Dolar belli bir fiyatta sabitlensin ve her ay enflasyon oranında artsın.

c) Dolar operasyonunu yapan kim olursa olsun (banka, holding, firmalar) hepsini Masak incelemeye almalı, Ddk denetleme yapmalı. Dolayısı ile kimse manipülasyon yapmaya cesaret edememeli.

   Yazımızın sonuna gelirken, sizler için hazırladığımız bu analiz yazımızı devletimizin üst kademelerinin de okuması dileklerimizle hepinize Saygılar sunarız. Başka bir yazıda görüşmek dileğiyle herkese sağlıklı ve mutlu günler dileriz...



   Kaynaklar ve etiketler; wwwdiyanetgovtr, wwwyoutubecom, wwwtwittercom, Dolar/TL 

24 Kasım 2021 Çarşamba

Öğretmenler Günü

   Okumak, insanlığa ve bilime faydalı olmak için yapılacak en hayırlı işlerden biridir. Önemli olanda bu değil midir, yani insanlığa ve bilime fayda verecek bir şeyleri bulmak için, araştırmak, bol bol okumak. Eğer insanlığa fayda yerine zarar verecek işler için okuyacaksak, ne faydası olur bizlere ?

   Dinimizin ilk emri de okudur, Yaratan rabbinin adıyla oku ! (Seni yaratan Rabbini tanıyarak oku). Okumak ne güzel ve değerlidir, bu değeri bilen insanlar ise ne güzeldir.

Peygamber Efendimiz bazı Hadis-i Şeriflerde, şöyle demiştir;

- Beşikten mezara kadar ilim tahsil ediniz.

- İlim Çin'de bile olsa, gidiniz, alınız, tahsil ediniz.

Bunun yanında Hz. Ali (R.a) ise şöyle demiştir;

- Bana bir harf öğretenin, kırk yıl kölesi olurum.

   Dinimizin okumaya verdiği önemi çok iyi anladıktan sonra, okul günlerinize bir gitmenizi tavsiye ederiz. İlkokula başladığınız günlere, okumaya başladığınız günlere, ilkokulu bitirdiğiniz günlere, ortaokula başladığınız günlere, ortaokulu bitirdiğiniz günlere, liseye başladığınız günlere, liseyi bitirdiğiniz günlere...Hepsinde ortak olan 2 durum vardır.

1) Okuduğunuz okul binaları

2) Öğretmenleriniz

Öğretmenler Günü
Öğretmenler Günü

   Okul binalarında geçen o güzel günleri hiç unutamayız, sonrada öğretmenlerimizi. Öğretmenlerimizi kısaca anlatmak istersek, şunları yazabiliriz onlar için;

- Çocukluğumuzdan büyüyene kadar bizlere öğreten, çalışan değerli öğretmenlerimiz. 

- Kendilerini her zaman geliştirip bizlere bilgilerini aktaran öğretmenlerimiz. 

- Üzüntümüzde, sevincimizde bizlerin yanında olan öğretmenlerimiz.

- Bazen bir hoca, bazen bir arkadaşımız gibi olan öğretmenlerimiz.

- Bizleri başarılı yapmak için, kendileri 2 kat çalışan ve bizlere öğreten öğretmenlerimiz.

- Hayatın merdiven basamaklarını tırmanırken hep yanımızda olan öğretmenlerimiz.

- Okul bittikten sonra bizleri her zaman hatırlayan öğretmenlerimiz.

   Kısacası ailemizden sonra bizlere öğrenme konusunda her türlü desteğini esirgemeyen öğretmenlerimizdir. Sizler iyi ki varsınız, sizlerle ufuklarımız genişledi, dünyaya bakış açılarımız arttı.

   Ayrıca bugüne kadar görevi başında şehit düşen tüm öğretmenlerimize Allahtan rahmet, ailelerine sabırlar dileriz. Tüm şehit öğretmenlerimizin, Ruhuna el-Fatiha.

   Sizleri 1 gün hatırlamak bizlere göre iyi değildir. Sizler 365 gün hatırlanmalısınız. Her gün hatırlanmanız dileğiyle, 24 Kasım Öğretmenler Gününüz kutlu olsun. Daha nice günlere sağlık ve mutlulukla kavuşmanız dileklerimizle, herkese Saygılar sunarız...



   Kaynaklar ve etiketler; wwwgooglecom, wwwdiyanetgovtr, 24 Kasım öğretmenler günü, öğretmenler günü ne zaman, öğretmenler günü hangi gün, öğretmenler günü hangi gündür 

Öne Çıkan Yayın

Yakında olabilecek sorun, Karavanlar