Enerji etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Enerji etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

12 Kasım 2021 Cuma

Dünyada Benzin ve Marketlerde Neler Oluyor ?

   Bu konu ile ilgili analizimizi yazmak için biraz bekledik, çünkü dünyada neler oluyor detaylıca gözlemlemek istedik. Ne kadar iyi gözlem yaparsak, analizlerimiz o kadar sağlam olur.

   Önce son zamanlarda dünyada neler oldu, onları yazalım. Sonra bunlarla bağlantılı analizlerimizi yazmaya başlayacağız.

Dünya
Dünya

DÜNYADA SON ZAMANLARDA OLAN DURUMLAR

- İngiltere'de benzin kuyrukları (sebep olarak, tanker şoförlerinin eksikliği söylendi)

- Fransa'da öğrencilerin gıda kuyruğu

- İngiltere'de gıda krizi

- Almanya'da emlak ve inşaat sektöründeki aşırı fiyat dalgalanmaları

- Çin'de enerji sıkıntısı

- Amerika'da market raflarının boşluğu

- Avrupa'da gaz fiyatlarındaki aşırı artışlar

- Çin'de çip ve magnezyum sıkıntısı nedeniyle, dünyadaki araba firmalarının üretimi yavaşlatması

- Güney Kıbrıs Rum Yönetiminin münhasır ekonomik bölgesi ilan ettiği parsellerde 7 ülkenin tatbikat yapması (Abd, Fransa, İngiltere, İtalya, Mısır, Yunanistan, İsrail) 

- Çin'in kendi vatandaşlarına kış için, gıda stoğu yapın açıklaması

Benzin kuyrukları
Benzin

Raflar
Raflar

Gıda kuyrukları
Gıda kuyrukları

   Bu olan durumlardan sonra, analizimize 3 boyutlu sorular sorarak devam edeceğiz. Bu soruları düşünerek, dünyada benzin ve marketler de neler oluyor sorusunun asıl cevaplarını, birlikte bulabiliriz.

AKLIMIZDAKİ DELİ SORULARDAN BAZILARI

   Buradaki sorularımız genel olarak tüm dünya, tüm insanlık içindir. Soruları düşünüp, dünyayı gözlemleyerek kendinizce cevaplar verirseniz, olaylar daha netleşir, aradaki bağlar daha iyi anlaşılır. Çünkü bize göre bu yazıda anlatılan farklı konular, birbirine bir zincirin halkaları gibi bağlıdır. Şimdi sorularımızı yazmaya başlayalım.

1) Dünyada kıtlık havası var denilip, birileri robotik insanlığa geçiş planlarımı hazırlıyor ?

2) Dünyada iklim çok farklılaşacak denilip, otokontrol sisteme mi geçmeye çalışıyorlar ? 

3) Çin'deki çip ve magnezyum sıkıntısı nedeniyle sıfır arabalarda üretim durabilir denilip, nasıl bir korku havası dünyada millete estirilmeye çalışılıyor ?

4) Çin'de elektrik kesintileri, neyin habercisi ?

5) Birleşmiş Milletler covidden sonra ''eski normale'' dönüş olmayacağını açıkladı. Bunu derken şunlar daha olmayacak mı ?

 - Büyüklerin elleri öpülmeyecek

 - Misafir ziyaretleri azalacak

 - Camilerde omuz omuza saf tutulmayacak 

-  Kabe'de hac farizasını yapanların sayısı, kısıtlamalarla azaltılacak

   Aklımıza şu soruda gelmiyor değil, eğer bu virüs yapaysa birileri özellikle müslümanların önemli değer ve kutsalları ile arasını, bu virüsle açmak istemiş ve buna göre planlar yapmış olamaz mı ? İyice düşünün, dünyadaki olanlara bakarak.

6) Birileri dünyada sağlam aile yapılarının arasını açmayı planlamış olamaz mı ?

7) Birileri ilerisi için devasa mRNA aşı fabrikaları yapmak lazım deyince, (sanki hastalık onlarca yıl sürecek) dünyadan kimse buna niçin itiraz etmedi, bu kadar aşıyı yıllar boyu kimlere satacaksınız diye.

8) Hastalık doğal ise bunun ne zaman biteceğini Allah C.C.'u bilir. Bakarsın bir sabah tüm dünyada bitebilir, ama birileri ısrarla bunun bitmeyeceğini imalar yaparak söylüyor. O zaman soruyoruz, nereden biliyorsunuz bitmeyeceğini ?

9) Birçok ülke karantina uygulamalarını yavaşlattığı bir anda, DSÖ şu açıklamayı yaparak, millete korkumu vermeye çalışıyor ? ''Salgın bitme noktasından çok uzak, çocuklar için endişeliyiz''

10) Eskiden bir ağrı kesici bile alacağımız zaman dikkatli olunuz derken, şimdi çocuklara bile neyi var, neyi yok demeden, onlarda aşılanmalı niçin deniyor dünyada ? Neden, neden , neden ?

11) Geleceği karamsar göstermeye çalışanların asıl amacı, dünyayı korkutup, biz ne dersek onu sizler yapacaksınız diye milleti, tek merkezden mi yönetmek istiyorlar ?

12) Bu doğal virüs ise herkes kendini hesaba çekip, sonra gerekli tedbirleri alıp Allah'a bol dua etmelidir. Ama dünyada ne hikmetse bunun bitmemesi için (bitirilmeyecek edasıyla) medya adeta seferber olmuş gibi. Soruyoruz neden, neden ? Bir bildiğiniz durum mu var, bitmeyeceğine dair ?

13) Birileri dünyayı tek merkezden yönetme planları yapmış ise o zaman yapay salgınlarla ülkelerin yönetimlerini zor durumda bırakıp, ülkelerin yönetimlerini değiştirme planlarınız mı var ? Bunu yapmak için, şöyle bir plan yaptınız mı ? 

   - İnsanların serbestçe taşıtlarla dolaşmasını kısıtlarsak, kendi devletlerine karşı küstürüp, seçimlerde yöneticilere karşı cephe almasını sağlamak.

14) Madem aşı bu kadar çözüm olacak, o zaman aşının reçetesini verip, teknolojisi olan her ülke hemen üretsin, kendi vatandaşlarına yapsın. Ayrıca diğer komşu ülkelere de göndersinler, sizlerde insanlık için cüzi bir ücret alın. Bunu neden yapmıyorsunuz, dünyanın milyar dolarlık büyük firmaları ? 

15) Hemen her hastalıkta kan veya idrar tahlilleri istenirken, niçin korona için burundan örnekler alınıyor ? 

16) Burundan sürüntü çubukları ile test yapmak, beyin bariyerine baskı yapmıyor mu ?

17) Aşı insanlara adeta dünyada ölümden kurtaran ilaç gibi sunuluyor medyada, niçin böyle yapılıyor ? Yoksa korkutma planlarının bir parçası mı ? Çünkü canı verende, alanda sadece Allah'tır. Böyle korkutma yapılarak adeta aşıyı bir kutsama planlarımı var dünyada?

18) Her gün aşıyı konuşmak niçin olur ? Hayat devam ediyor, madden ve manen. Her gün aşıyla insanları korkutmak, insanların manevi yönlerini zayıflatmak için bir plan mı var dünyada ?

19) İnsanlar korkarsa iyileşecek hastalar bile, iyileşemez. Bununla ilgili geniş bir yazımızı yazmıştık önceden, tekrar okumak isteyenler için link adresimiz şöyledir. Bu yüzden dünyada niçin korku haberlerinden vazgeçilmiyor, neden ?

20) Bugünlerde Çin'de bir video gördük, anaokulundaki çocukların boynunda QR Kodu basılı a4 kağıtları vardı. Acaba yakın bir zamanda her insana bu QR Code'lardan basılı bir yaka kartı verilip, yollarda bu kartlardan denetim mi olacak dünyada ?

QR Code
QR Code

21) Dünyada devletler aşısız olup hiç hasta olmayan insanlara bizce teşekkür etmeli. Bugüne kadar kendinizi iyi korumuşsunuz, ayrıca hastalanıp devlete yük olmamışsınız diye, ya sizce ?

22) Dünyadaki aşılama ile ilgili bir eleştirimiz var. Aşılama dünyada ilk başladığı zaman bazı doktorlar şöyle demişti, eğer aşılama % 60 oranı geçerse, doğal bağışıklık olur, insanlar korunur. Ama şimdi bazı ülkelerde % 70-80-90 oranlarda aşılama oldu ama tam iyileşme? Bunun peşinden 3. doz, gerekirse  4.dozlar olabilir deniyor. Peki bu aşılama kaçıncı dozlarda bitecek? diye sormak istiyoruz. Aklımıza Bill Gates'in sözü gelince, hiç bitmeyeceği anlaşılıyor. Ne demişti kısaca  Bill Gates;

 - Dünya koronavirüsten sonraki yeni bir salgına hazır değil. Tek çözüm, tüm dünyaya yetecek kadar aşıyı 100 günde üretecek devasa büyüklükte mRNA aşı fabrikaları kurmak. Bu sözü duyduktan sonra dünya insanlığına kaç doz aşı vurulacak ??? Bununla ilgili detaylı yazımızı tekrar okumak isteyenler için linkimiz şöyledir. 

   Ayrıca Devletimizin virüs zamanında neler yapabileceğini tam 11 ay önceki derin analiz yazımızda detayları ile yazmıştık. Bugün gelinen noktada yazdıklarımızın ne denli tutarlı olduğunu daha iyi görüyoruz. Zamanınız varsa o yazıyı şimdi mutlaka okuyun, (11 ay öncesini düşünerek, bugünkü olanlarla beraber) linki şöyledir.

23) Dünyadaki tüm hammadde ve enerji fiyatları acaba birileri tarafından bilerek mi yükseltiliyor ? Milletleri zor durumda bırakıp, insanları kendi devletlerine karşı  soğutmak için.

24) Bir anda dünyanın değişik yerlerinde elektrik kesintilerinin olması, şoför eksikliğinden dolayı benzin sıkıntılarının baş göstermesi, gıda kuyruk haberleri, savaş çığırtkanlıkları, aşırı zamların olması..vs.. bunların hepsinin kısa sürede bir anda başlaması, bizce danışıklı dövüşün ürünüdür. Kimler dünyada ne danıştı, ne dövüştü ? Bize göre bunlar % 99 birbiriyle bağlantılı, ayrı düşünmeyelim.

   Şimdilik bu 24 soru yeter diyelim, çok fazla derin analizlere girip, çok soru sormak hem insanları yorar, hem de bıktırabilir. 

Sonuçlar
Sonuçlar

   Yukarıdaki yazdığımız sorulardan 4-5 tane farklı durum sonuçları ortaya çıkmaktadır. En önemlilerinden birisi şudur. Birileri dünyayı tek noktadan, robotik insanlıkla yönetmek istiyor. Biraz açacak olursak, dünyada ister 200, ister 300, isterse 400 devlet olsun. Ülkelerin sayısı onlar için önemli değil. Onlar için önemli olan, o devletlerin başkanlarının bu ''birileri'' dediğimiz, kendilerini adeta ölümsüz zanneden, parası çok olan kişilere karşı, boyun eğmelerini istemeleridir. 

   Eğer boyun eğmeyip, her istediklerini yapmayan yöneticiler olursa ya kalp krizinden öldü haberleri duyabiliriz, ya asker darbe yaptı haberleri duyabiliriz, yada itibar suikastı gibi yalan yanlış haberler yaptırılarak gözden düşürülüp, görevlerinden istifa ettirilebilirler. Bizim gördüğümüz dünyadaki durum budur.

   Birileri dediklerimiz, devletlerin yöneticilerini kendilerinden seçerlerse tüm dünyada, asıl ondan sonra kıyamet kopacak gibi, insanlık için. Çünkü değişik korkular ile insanları demoralize edip, ne deniyorsa yapmak zorunda bırakabilirler. Asıl tehlike budur dünyada, herkesi tek noktadan, korku ile yönetmek.

   Ayrıca teknoloji dünyada çok aşırı ilerliyor. Çoğu insan teknoloji bağımlısı olmuş durumda, bazıları gündüzleri 2 saat bile uzak kalamıyor. Bunun dışında her ülke silahlanma yarışında, herkes diğerine bakıp, benim ülkem niçin geri kalsın, bende alayımın derdine düşmüş gibi şu an. Veya sıkça kullanılan bir taktik yapılıyor dünyada, büyük devletler tarafından, oda kısaca şöyledir:

   Büyük devletler bir ülkeyle husumetleri varmış gibi açıktan tartışmaya giriyor, adeta savaş çıkacakmış gibi. Bunu göre o ülkenin komşuları, savaş çıkarsa bize sıçramasın diye çok aşırı miktarda silahlanmaya para harcıyor. Örneğin Amerika-Kuzey Kore tartışmasında, Güney Kore ve Japonya aşırı miktarda silahlanma için para harcadı.

 Peki gerek kullandığımız teknolojik aletler, gerekse silahlar üzerinden küreselcilerin ilerisi için, ne büyük planları var acaba ?

   Yaptığımız gözlemlere göre eğer küreselciler, yukarıda yazdığımız gibi tüm dünya insanlığını korku ile tek noktadan yönetip, devlet başkanlarını bir bakıma pasif bırakmak istiyorsa ileride bunu ENERJİ SAVAŞLARI adı altında, GÜÇ SAVAŞLARI olarak yapacaktır. Ama bu savaşlar bildiğimiz savaş türleri gibi olmayacaktır. Nasıl mı olacak ?

Elektrik
Enerji Elektrik

   Büyük ülkeler, küçük ülkelerin enerji santrallerine çeşit çeşit, sessizce operasyonlar yapıp, o ülkeleri 1-2 gün, 1 hafta belki de aylarca elektriksiz bırakacaklar. O zaman neler mi olabilir? Küçük ülke halklarının sesine dayanamayan yöneticileri, büyük ülkelere boyun eğebilir. Dolayısı ile büyük ülke, 1 mermi bile atmadan, savaşı kazanabilir. Bu yazdığımız şimdi sizlere hayal gelebilir, ama analizlerimize göre ileride bunların olma ihtimali çok yüksek. Şimdi sizlere basit bir soru soralım.      

   Sizlere deseler ki, 3 gün elektrikler olmayacak, ne yaparsınız? Biz basit bazı durumları yazalım, gerisini sizler düşünün.

Elektrikler 3 gün giderse Neler Olur Hayatımızda ?

- Evde karanlıkta oturacaksınız

- Telefonunuzun şarjı bitecek, konuşup, yazışamayacaksınız

- Bilgisayarınızın şarjı bitecek, iş yapamayacaksınız

- Buzdolabınızdaki buzluk eriyecek, gıdalar bozulmaya başlayacak

- Evinize elektrik motorundan aldığı güçle çıkan sular çıkmayacak, bidonlarla su bulmaya çalışacaksınız

- Kombi çalışmayacak

- Elektrikli arabalar çalışmayacak

- Çamaşır ve Bulaşık makineleri çalışmayacak

- Televizyon seyredemeyeceksiniz

- Asansöre binemeyeceksiniz, 20 katlı binada oturuyorsanız, yürüyeceksiniz

- Hastanelerdeki aletler çalışmayacak, sağlık hizmetleri zayıflayacak

- Hızlı üretim olmayacak, dolayısı ile yavaş yavaş kıtlık başlayacak, belki de iç kargaşalar

- Elektrikle çalışan tüm savaş aletleri kullanılamaz hale gelecek

- Uçaklarla bağlantılar olamayacağı için, savaş veya tehdit anında uçaklar uçamayabilir

   Elektriğin önemini bu maddeler iyi anlatıyor. İleride sessiz savaşlar, bu enerji üzerine olacaktır. Bize göre planlar bunun üzerine yapılıyor. Şimdi büyük ülkeler küçük ülkelere bolca silah, uçaklar, helikopterler satıyor. Daha sonra ise tüm dünyayı kontrol etmek için, dünyanın elektriğini keserek, insanlığı korku ile tek merkezden yönetmek isteyebilirler. Şimdiden uyanık olalım.

   Önceki yazılarımızda belirttiğimiz gibi küreselci üst akıl dünyada, ''Tavşan kaç, Tazı tut'' oyununu iyi oynamaktadır. Bizlere düşen görev, bu oyuna asla gelmeyelim. Dünya'daki müslüman ve mazlum tüm insanlarla birlik olmaya çalışalım. Unutmayalım ki, birlikten her zaman kuvvet doğar, ayrılıktan ise yıkımlar. Ayrıca bir atasözümüz derki; Bir elin nesi var, iki elin sesi var.

   Bu önemli analiz yazımızı okuduğunuz için, teşekkür eder, yazımızı tanıdığınız herkese okutursanız onlarında bilgilerine ek bilgiler kazandırmış olabilirsiniz. Bir başka yazımızda görüşmek üzere herkese Saygılar...



Kaynaklar; wwwtrthabercom, wwwaacomtr, wwwenerjigovtr, wwwgooglecom, trcooltextcom, wwwpixabaycom, KITLIK


11 Şubat 2021 Perşembe

Hayatımızın Vazgeçilmezi, Enerji

    Nefes, su ve gıda yaşamak için, hayatın vazgeçilmez üçlüsüdür. Bunlar olmadan hayatı idame ettiremeyiz. Normal bir insan yaklaşık olarak hiç nefes almadan 4-5 dakika, hiç su içmeden (susuzluğa) 7 gün, hiç bir şey yemeden (açlığa) ise 21 gün dayanabilir. Bu üçlü bizi hayata bağlayan olmazsa olmazlarımızdır. Birde günlük yaşama bizi bağlayan bir olmazsa olmazımız var artık, adı enerji.

   Önce Enerji'nin tarifini yapalım, sonra detaylı derin analizlerle niçin bu kadar önemli olduğunu, yazmaya çalışalım.

Enerji Nedir: Kısaca iş yapabilme yeteneğine denir. Çeşitleri vardır.

Enerji Çeşitleri Nedir: Potansiyel, kinetik, ısı, ışık, elektrik, kimyasal, nükleer, ve ses enerjisidir.

Enerji
Enerji Elektrik

   Bu enerji çeşitleri fizik derslerinde yoğun şekilde detaylarına kadar incelenmektedir. Bizlerin günlük hayatta en çok kullandığı enerji terimi ise, elektriktir. 

   Elektrik enerjisi artık bizler için vazgeçilmez oldu, günümüzün 24 saatinde. Evdeki lambaların yanması, kombinin çalışması, beyaz eşyaların çalışması, telefonların şarjı, bilgisayarların şarjı, ev aletlerinin çalışması, asansörlerin çalışması hep elektrikle olmaktadır.

   Peki bu kullandığımız elektrik nelerden üretilmektedir. Yaklaşık oranlarla bunları da yazalım, sonra konumuza devam edelim. Ülkemizdeki elektriğin % 31'i hidrolik enerji (barajlardan), % 29'u doğalgaz, % 22'si kömür, % 8'i rüzgar, % 6'sı güneş, %1,6'sı jeotermal, kalan kısım ise diğer kaynaklardan elde edilmektedir. Türkiye'nin yıllık kurulu gücü yaklaşık 91.000 MW olup, elektrik tüketimi de 310 milyar kwh civarıdır. 

   Ayrıca şunu da bilmekte fayda vardır. Isı enerjisini elektrik enerjisine çeviren tesislere, termik santral denir. Bu santrallerde yakıt olarak kömür, doğalgaz, çöp, fueloil, linyit gibi hammaddeler kullanılır. Bunlar yüksek sıcaklıklarda yakılıp sular ısıtılarak, yüksek basınçlı buhara dönüştürülür. Bu buharın yüksek basıncıyla türbinler döner, dönen türbinlerde alternatörleri çevirip elektrik üretir. 

   Ülkemizdeki elektriğin üretildiği santral sayısı ise büyüklü ve küçüklü olarak yaklaşık 8.100 civarıdır. Bunun 669'u hidroelektrik, 68'i kömür, 262 tanesi rüzgar, 52'si jeotermal, 330'u doğalgaz, 6.435'i güneş, geri kalanı ise diğer santrallerdir. 

   Gördüğünüz üzere ülkemizde baya santral vardır. Her geçen yılda bu santral sayısı artmaktadır. Bir yandan santral sayısı artarken, diğer yandan da elektrik tüketimi de artmaktadır. Hele hele önümüzdeki yıllarda elektrikli arabaların da kullanıma başlamasıyla  elektrik ihtiyacı daha çok artacaktır. O zaman şu konuya bakmamız gerekir. Santral sayısı az ama elektriği çok üreten bir enerji üretim şekli var mıdır?

   Konuyu araştırınca çok ilginç reel verilerle karşılaştık, o kadar ilginç ki sizde çok şaşıracaksınız. En iyisi bilgileri yazalım, analiz edelim. Fransa elektriğinin % 71'ini sadece 58 tane nükleer santrallerden karşılıyor. Düşünebiliyor musunuz sadece 58 tane nükleer santral ile Fransa'nın % 71 elektriği karşılanıyor. Eğer 81 tane santral olsa, tüm ülkenin elektriğini karşılayacaklar.

   Peki bu nükleer santrallerde elektrik nasıl üretiliyor, kısaca yazalım. Atomların parçalanması sonucu açığa çıkan ısı enerjisi, geliştirilen sistemlerle elektrik enerjisine çevrilmektedir.

   Ülkemizde yaklaşık 8.100 tane santral var demiştik, Fransa'da ise 81 tane nükleer santral olsa tüm ülkelerinin enerjisini karşılayacaklar. Bu inanılmaz reel bir veridir. 

   Peki dünyada kaç ülkede, kaç tane kurulu ve inşaat halinde nükleer santral çalışması var, birazda bu verilere bakalım. Dünyada hazır kurulu 31 ülkede 440 nükleer reaktör çalışıyor, 19 ülkede 54 tane reaktör ise inşaat halindedir. Buralardan üretilen elektrik ise dünyadaki arzın % 10'una denk gelmektedir. Yani basit bir hesapla dünyada sadece 5.000 tane nükleer santral olsa, tüm dünyanın elektrik arzı üretilir.

Bu verilerden sonra biraz da ülkeler bazında yazalım, oranları.

Fransa, elektriğin % 71'ini nükleerden üretiyor (58 santral ile)

Ukrayna, elektriğin % 54'ünü nükleerden üretiyor

Belçika, elektriğin % 48'ini nükleerden üretiyor

İsveç, elektriğin % 34'ünü nükleerden üretiyor

Güney Kore, elektriğin % 26'sını nükleerden üretiyor

Amerika, elektriğin % 20'sini nükleerden üretiyor (104 santraller ile)

İngiltere, elektriğin % 19'unu nükleerden üretiyor

Rusya, elektriğin % 16'sını nükleerden üretiyor

Almanya elektriğin, % 13'ünü nükleerden üretiyor

   Bizim ülkemizde Mersin Gülnar'da yapılmakta olan Akkuyu Nükleer santrali vardır. Tamamı bitince (4 reaktör) toplam 4.800 MW kurulu gücü olacaktır. Buradan yaklaşık 35 milyar kilowatt saat elektrik üretilecektir. Yani yaklaşık Türkiye'deki şu anki arzın % 10 'unu, sadece burası karşılayacaktır. Bir başka deyişle bu santral tek başına yaklaşık 200 tane hidroelektrik santralinin ürettiği elektriği, tek başına üretecektir. Çünkü 669 hidroelektrik santralinin ürettiği elektrik Türkiye'nin % 31'ine denk gelmektedir, bunun üzerinden sizde basit hesaplamalar yapabilirsiniz. Ayrıca bu santral üretime başlayınca, yaklaşık 3.400 kişi çalışacaktır, buda çalışma ekonomisine büyük bir katkı sağlayacaktır.

   Bunun yanında Sinop'ta 4.400 MW kurulu güç kapasitesi olan bir nükleer güç santraline başlanacak. Ayrıca Trakya'da da 1 tane 4.400 MW kurulu güç kapasiteli santral yapılması için çalışmalar yapılmaktadır (Kırklareli İğneada mevkiinde tahminen)

   Bu 3 santral yapılıp, tam faaliyete geçtiğinde şu anki arzın yaklaşık % 25'ini karşılayacaktır.

   Bu nükleer santraller yapılırken bazıları istemeyiz demişlerdi. Şimdi tüm dünya verilerine bakarak, niçin istemediklerini, bilimsel verilerle açıklamaları lazım. Amerika'da 104 santral varken, biz de niçin olmasın? Yarın bir gün elektrik sıkıntısı olursa, bu sefer de elektriklerimiz niçin kesildi diyecekler, değil mi?

   Ayrıca şöyle düşünelim, 1 gün full elektrikler kesildi, ne yapacağız o zaman? Buzdolabındaki buzluklar erir, ne varsa bozulmaz mı ? Cep telefonunuzun şarjı bitti, ne yapacaksınız ? Bilgisayarınızın şarjı bitti ne yapacaksınız ? Televizyon çalışmaz, çamaşır makinası çalışmaz, bulaşık makinası çalışmaz, asansörler çalışmaz, evdeki modem çalışmaz dolayısıyla internet olmaz...vs... Kısaca elektrik demek, hayatın devamı demektir. Bu yüzden mümkün mertebe, elektriği çok üretmeliyiz, gereğinden fazla üretirsek satarız. Ama az olursa, sıkıntılar olabilir.

   Ayrıca elektrik üretemez isek dışarıdan almak zorunda kalırız. Bir komşu ülkeden satın aldığımızı düşünelim ve ileride Allah göstermesin o ülke ile savaş oldu diyelim. Savaş zamanında bu ülke bize elektrik verir mi ? Bizler elektriksiz kalırsak ne yapacağız, bu yüzden çok detaylı düşünmeliyiz her şeyi. Büyük ülkeler yıllardır nükleer enerjiyi kullanıyor ve hâlâ da santraller yapmaya devam ediyorlarsa, bizler daha çok yapmalıyız, değil mi? Bu konuda gençlik daha çok çalışmalıdır

Şimdi bu nükleer güç santrallerin özelliklerini yazalım, sonrada yararlarını

Nükleer santrallerin özellikleri nedir:

- 3. nesil olacak
- Güvenli bir tasarıma sahiptirler (Dışarıdan insan müdahalesi olmadan 3 gün boyunca soğutma, dijital kontrol odaları, pasif güvenlik sistemleri ..vs.. olacak)
- Sürdürülebilirdir
- Teknolojik standardizasyonları vardır 
- Erişilebilir
- Meteorolojik şartlardan etkilenmeden 7 gün, 24 saat elektrik üretilir
- Nükleer yakıtın maliyeti, toplam maliyet içinde düşüktür. Yakıtın ham maddesi uranyumdur, farklı coğrafyalarda bulunmaktadır
- Sera gazı salınımı yapmaz, dolayısı ile iklim değişikliğine etkisi yok denecek kadar azdır
- Birim elektrik üretimi başına kurulum alanı, diğer santrallere göre düşüktür. Bu yüzden tarım, yerleşim ve doğal hayata etkisi azdır
- Sahip olduğu güvenlik sistemleri ile doğal radyasyonun sadece % 1'i etkiye sahiptir. Bu yüzden çevrede yaşayan halk etkilenmez, örnek Fransa % 71
- Santralin ömrü 60 yıl olup, 20 yıl daha uzatılabilir

Nükleer santralin yararları:

- İnşasında toplam binlerce işçi çalışacak
- Petrol ve doğalgaz alımı azalacak, dolayısıyla cari açık azalacak
- Enerjiye bağımlılık azalacak, döviz çıkmamış olacak
- Üretime başlayınca çalışan çok personel sayısı olacak 
- Akkuyu'nun yaklaşık maliyeti 20 milyar dolar olup, % 99.2 si Rus Devlet Kuruluşunundur. Bizim devletimiz para ödemeyip, üretime başlayınca belli oranına alım garantisi (15 yıl, yarısını) vermiştir. Yani devletimize yük olmayacak. Bu santral ''Yap-Sahip Ol-İşlet'' modeli ile yapılmaktadır ve bu şekli ile dünyada ilk, nükleer güç santrali projesidir.

   Bu arada kısa bir not yazalım. Çernobil Nükleer Santral Kazasını duyanlar, Çernobil nerede diye bazen araştırıyor. Çernobil, Ukrayna Kiev şehrine 130 km uzaklıktadır. Bu ve diğer iş kazaları ile ilgili şunu söylemek isteriz. Ne iş yapılırsa yapılsın, iş güvenliği iyi sağlanmalıdır. 

   Öz detayları ile sizlere elektrik enerjisinin önemini anlatmaya çalıştık. Elektrik üretmek görünürde gözümüze basit gibi gelebilir, ama hem zaman olarak hem de parasal olarak büyük yatırımlar ister. Bu yüzden hep üretilmesi gerekir. 

   Önemli bir yazımızın daha sonuna gelmiş bulunmaktayız. Gördüğünüz gibi yazıda çok ilginç veriler vardır, bu yüzden yazımızı tüm tanıdıklarınızla paylaşırsanız, onlarda öğrenmiş olur. Bir başka yazımızda görüşmek dileğiyle, herkese saygılar...


NOT 1: Bu yazımızı 11 şubat 2021 tarihinde yazmıştık. Bugün 3 mart 2022, son güncelleme ile ilgili bir notu eklemek istedik. Bugünkü tarih itibariyle toplam üretilen elektriğin, % 21'ini rüzgar ve güneş santralleri sağlamaktadır.

NOT 2: Bu yazımızı 11 şubat 2021 tarihinde hazırlamıştık. Bugün 18 şubat 2024 ve şu notu ekliyoruz. Bakanlığımızın açıklamasına göre 2023 yılı sonu itibariyle;

Ülkemizdeki elektriğin % 36,3'ü kömür, % 21,4'ü doğalgaz, % 19,6'sı hidrolik enerji (barajlardan), % 10,4'ü rüzgar, % 5,7'si güneş, %3,4'ü jeotermal, kalan kısım ise diğer kaynaklardan üretilmektedir. Türkiye'nin yıllık kurulu gücü yaklaşık 106.668 MW olup, elektrik tüketimi de 330 milyar kwh civarıdır. 

2023 sonu itibariyle santral sayıları da şöyle olmuştur;

Yaklaşık 13.000 adet civarıdır. Bunun 756'sı hidroelektrik, 68'i kömür, 365 tanesi rüzgar, 63 tanesi jeotermal, 344 tanesi doğalgaz, 10.990 tanesi güneş, geri kalanı ise diğer santrallerdir. 



   Kaynaklar ve etiketler; wwwenerjigovtr, wwwakkunppcom, NÜKLEER ENERJİ, açlık, nükleer enerji, KÖMÜR, susuzluk, HİDROELEKTRİK, Yenilenebilir Enerji, Doğal enerji, GÜNEŞ, RÜZGAR, enerji neden önemlidir, elektrik nelerden üretilir, elektrik santral çeşitleri nedir, elektrik santral çeşitleri nelerdir, nükleer santral nedir, nükleer santral hangi ülkelerde vardır, amerika'da kaç tane nükleer santral var, elektrik olmasaydı ne olurdu

Öne Çıkan Yayın

Özgürlük Heykeli Nerede, Göreniniz Var mı?