29 Eylül 2022 Perşembe

Mhrs Üzerinden Randevu Nasıl Alabiliriz?

   Sağlık Bakanlığımızın uygulamaya koyduğu güzel bir sistem var, herkes tarafından bilinen, Mhrs. Açılımı ise, Merkezi Hekim Randevu Sistemi'dir. Bu sistem ile kolayca randevu almak kolaylaştı artık. Ama son zamanlarda yoğunluktan dolayı sistemde randevular, dolu görünebiliyor.

   Bu doluluktan dolayı randevu alamıyoruz diyen kişiler görüp, duymaktayız. Bizlerde randevu almanın imkanı var mı diye biraz inceledik. Ayrıca kendimizde hasta olmuştuk buda tam üzerine geldi, yani daha iyi araştırma ve denemeler yaptık.

   Sisteme normal girip arama yaptığımızda 13-14 gün doluluk görünebiliyor. Bunu gören çoğu insanımız, randevu alamam diye düşünmeye başlıyor. 

   Yaptığımız araştırma ve denemeler sonucunda bizler, randevunun alınabildiğini gördük. Yalnız randevu alabilmek için biraz sabır ve uğraşmak gerekiyor. Bunun için 2 YOL tespit ettik, ve bizler randevumuzu aldık. Şimdi sizlere bu yolları yazacağız, bundan sonrası sizlerin gayreti.

Mhrs
Mhrs Randevu

KOLAY RANDEVU ALMAK İÇİN NELER YAPMALIYIZ

1. YOL:

   Mhrs'de hastane ve poliklinik seçip randevu görünmüyorsa, talep yapın. Her gün acil işleri çıkıp, randevularını iptal eden % 5 insan olabiliyor. Bunların iptal etmesi ile anında boşluk açılıp, sizlere sms ile mesaj geliyor. Sizlerde hemen kabul ederseniz, randevunuzu almış olursunuz (çünkü kabul etmek için kısa süreniz var)

2.YOL:

   Taleplerde bazen sms ile mesaj gelmiyor diyenler olabiliyor (ya hiç randevu çıkmıyor, yada o anlık teknik bir durumdan mesaj gelmemiş olabilir). O yüzden bu yazacağımız yolu yaparsanız biraz daha hızlı sonuca gitmenize sebep olabilir, oda şöyledir.

   Genelde akşam 5-7 arası ile sabah 7-10 arası her 15 dakikada bir sistemi takip edin. Ayrıca sabah 10'da yeni günün randevuları açılıyor. Mutlaka 10'dan sonra bakınız. 

   İptal yapanlar olup ve talepte bulunanlarda yoksa, anlık olarak sistemde randevu açılır. Sizlerde takibinizde bunu gördüğünüz an hemen randevuyu alırsanız, zamanı gelince muayene olmak için hastaneye gidersiniz. Çoğu kimse 1-2 kere bakıp göremeyince, daha randevu çıkmaz diye düşünüyor. Ama bu dediklerimizi yaparsanız, her an randevu çıkabilir.

   Sizler için önemli gördüğümüz bu konuyu yazdık. Temennimiz hiç hasta olmamanız ama dünya hâli bu. Her an hasta olma durumumuz var, o yüzden bu öneri yazımızı sizler ve tüm tanıdıklarınız okursa, herkes faydalanmış olur. 

   ÖNEMLİ NOT, HERKES İÇİN;

   Son olarak şunu da demek istiyoruz randevu alıp, hiç hastaneye gitmeyenler de olabiliyor (iptalde yapmayan), lütfen böyle bir durum yapmayalım. Eğer acil işiniz çıktı ise iptal edin, başkası faydalansın. Aynı durumun yarın sizin başınıza da gelebileceğini (hastalanıp randevu bulamayabileceğinizi) asla unutmayın. 

   Ayrıca randevu alıp, gitmeyenlere sistem üzerinden yaptırımlarda olabilir. Her şeyden önemlisi randevu alıp, isteyerek gitmemekle başkasının kul hakkına girmiş oluruz. Bunu hiç ama hiç unutmayalım. Ayrıca sağlıkta bazen dakikaların çok önemi vardır, can taşıyoruz.

   Eğer randevu alıp gitmeyenler çok olursa, şöyle bir önlem alınabilir (randevu alamayanların hakkını korumak için)

   RANDEVUYA GİTMEYENLERE KARŞI ÖNERİMİZ

   Randevusuna üst üste iki kere gitmeyene, 2 ay randevu verilmesin. Eğer illa gitmek istiyorsa, özel hastanedeki muayene ücreti neyse o kadar para ödesin (madem başkalarının randevu almasına engel oluyor). Avrupa'da randevusuna gitmeyenlere neler yapılıyor, bir incelensin isteriz. 

   Başka bir önemli yazımızda daha görüşmek üzere herkese Saygı ve Selamlarımızı sunarız...


NOT 1: Bu yazımızı 29 Eylül 2022 tarihinde hazırlamıştık. 23 aralık 2022 tarihinde yeni bir düzenleme yapıldı. Buna göre randevu alıp bu randevuya gitmeyenler artık bundan sonra aynı branştan 15 gün geçmeden yeni bir randevu alamayacak. Böylece randevu almak isteyip te bulamayan vatandaşlarımızın mağdur olmaması sağlanacaktır.

NOT 2: Bu yazımızı 29 Eylül 2022'de hazırlamıştık. Mhrs üzerinden randevu ile ilgili 9 Mayıs 2024 günü yeni bir dönemin başlanacağı açıklandı. Bu dönemin adı onaylı randevu olup, kısa detayı şöyledir;

- Aldığınız randevu tarihinden 1 gün önce, saat akşam 8'e kadar (20:00) sizden onay istenecektir. Onay verenler randevuya gidecek, randevuya gelemeyeceğini bildirenlerin ve onay vermeyenlerin randevusu iptal edilecektir. Onaylar internet sitesinden, mobil uygulamadan veya Alo 182 çağrı merkezinden yapılacaktır.

- Bu sistem 13 mayıs 2024 günü başlayacaktır.

- İki hasta grubu bundan muaf tutulacaktır. Bunlar 65 yaş üstü hastalar ve kanser hastaları

- Akşam 8'den sonra iptaller olacağı için boşalan randevuların yerine yeni randevular, önceden talep bırakanlar için açılacaktır.

- Randevusunu onaylayıp gitmeyenler ise aynı branştan 15 gün randevu alamayacaktır

- Randevusuna üç ve daha fazla gün varsa bunlarda onay zorunluluğu vardır, 2 gün ve aşağısı gün olan randevular ise otomatik onaylı olacaktır.



   Kaynaklar ve etiketler; wwwmhrsgovtr, randevu alma denemeleri, mhrs randevu alma, mhrs randevu iptal etme, mhrs online randevu, mhrs randevu e devlet, mhrs randevu sorunu, mhrs sorunları, mhrs ile ilgili sorunlar, mhrs randevu vermiyor, mhrs neden randevu vermiyor, mhrs sorun, mhrs randevu nasıl alınır, mhrs randevu nasıl alabilirim, mhrs den randevu nasıl alınır, mhrs üzerinden randevu nasıl alabilirim, mhrs'den en kolay randevu nasıl alabilirim,mhrs randevu alamama sorunu, mhrs randevu sorunu olmaması için, onaylı randevu nedir, onaylı randevu sistemi nedir, SAĞLIK, ONAYLI RANDEVU SİSTEMİ, MHRS ÜZERİNDEN RANDEVU, mhrs e devlet

25 Eylül 2022 Pazar

İran'da neler oluyor?

   Bu yazımızı 1 hafta önce yazacaktık ama bazı sağlık sorunlarımızdan dolayı, zamanımız olmadı, ancak şimdi yazabildik. O yüzden kusura bakmayınız, sağlık olmayınca insanın eli kolu adeta bağlanıyor. Yazmak istesek te yazamıyor insan, şimdi başlayalım önemli konumuza...

   Amerika Demokrasiyi ülkenize getireceğiz demişti Iraklılara, sonuçta ne oldu 30 yıldır? Demokrasinin d'sini bırakın, Irak dağıldı nerdeyse. Peki ne oldu, Irak'taki petrollere Amerika bir güzel kuş gibi kondu.

   Daha sonra Suriye'de neler oldu, herkes daha dün gibi hatırlıyor. Yüzbinlerce insan öldürüldü, milyonlarca insan ise ülkeden girmek zorunda kaldı.

   Şimdi görünen sıra kimde? Tabii ki İran'da !

Neler oluyor
Neler Oluyor Komşuda

   Amerika ve benzeri güçler her ülkede farklı bir konu üzerinden planlarını yapıyorlar. Türkiye'de 3-5 ağaç yüzünden Gezi Parkı olaylarını planlayanlar, Irak'ta Saddam'a diktatör demişlerdi, Suriye Esed'in halkın normal hayat standardı taleplerine karşı güç kullanması ve sonrasında olanlar. 

   Şimdi ise İran'da bir bayanın saçı göründü diye gözaltına alınıp, bu süre içinde yaşamını yitirmesi üzerine çıkan karışıklıklar (perde arkasında çıkan görüntüler, olayın bam başka olduğunu, kalp krizi geçirdiği ve sonrası ambulans görüntülerini İran Devleti yayınladı). Ama bu arada ne oldu dünyada, hemen büyük bazı haber siteleri bayanın şiddet görerek öldürüldüğünü yazdı. Bu senaryo gezi olaylarından bize hiç yabancı değil. 

   Hepsine bakınca ülkeden ülkeye, değişik senaryolar uygulandığını çok basitçe göreceksiniz. Hangi ülkede ne hassas konu var ise onun üzerinden provokasyonları uzun zamanlar öncesinden planlıyorlar, daha sonra ise o ülkelerde ortalığı karıştıracak elemanlar ayarlanıp (kimileri gönüllü, kimileri ise farkında olmadan), özel yetiştiriliyorlar. En sonunda ise zamanı geldi dediklerinde ise, küçük bir durumla büyük olayların ateşini fitilliyorlar. O elemanların bir kaçı belki de bu olaylarda ölebiliyor, yani bir bakıma kurban ediliyor. Olayları planlayanlar yeter ki o ülkenin içi karışsın da ne olursa olsun modundalar. Yani elemanın bir kaçının ölmesi, onların hiç umurunda olmaz !

   Şimdi size Amerika'da Kasım 2015 yılında yayınlanan bir derginin kapağındaki resmi paylaşmak istiyoruz, analiz ve yorum yapmak için. Bu dergide 2025 yılı ve İran yazmaktadır. Yani 2015 yılından 2025 yılına bir atıf var ve ne tesadüf ki kapağın resmi, şu an İran'da olan karışıklığın ana teması. Sizce buna tesadüf demek mümkün mü?

   Birde resimde büyük bir halka yüzük ve iplik var. Bununla ilgili ne mesajlar verilmek isteniyor acaba? Üstteki yazdıklarımızla beraber bu sorumuzu değerli İran halkı iyice düşünmelidir...

2015 Time Dergisi
Time 2015 Dergi Kapağı

   Kısa detayları yazdıktan sonra, komşu ülkelerle ilgili analizimize başlayabiliriz. Burada yazacaklarımız sadece İran'ı değil, tüm komşularımızı ilgilendirmektedir. Eğer olaylara küçük çapta bakarsak, oynanmak istenen büyük senaryoyu kaçırır ve kaybeden bizler oluruz. Eğer geniş çapta bakarsak hem ülkemiz, hem de komşularımız kazanır.

KOMŞU ÜLKELERİMİZE ÖNERİLERİMİZ

- Tüm komşu ülkeler birbirleri ile çok yakın ilişkiler içinde olmalıdır. Yoksa komşu ülkelerin arasına binlerce kilometre uzaklıktan birileri gelip, kara kediler sokar. Sonra sizleri işin içinden çıkılmayacak yollara sevk edebilir.

- İki komşu ülke arasında bir gerginlik oluyorsa, hemen soğukkanlı olup, provokasyonlara odaklanılmalıdır. Kimler ne amaçla, neler planlıyor, onlar iyice araştırılmalıdır.

- Komşu ülkeler ne kadar birlik olursa, o kadar bağlar güçlü olur, kimseler kolay kolay bir şey yapamaz. Sizin zor bir anınızda yanınıza ilk gelecek olanda, komşunuz olacaktır. Binlerce kilometreden eğer birileri gelecekse bilin ki, sizin ülkeden bir menfaati olabilir.

- Eğer komşu ülkeler birbirleri ile iyi geçinmeyip, tam tersi durumlara girerse sonları Irak ve Suriye'de olanlar gibi olabilir. Yani ya bölünmeye gidebilir, yada ülkenin içinde başka 3-4 ülkenin askerleri dolanabilir. Bu yüzden bir elin nesi var, iki elin sesi var misali birlikte GÜÇLÜ olmalıyız. Birlik içinde güçlü olanlar, her zaman kazanır. Geçmiş tarihte örnekleri çoktur.

- Dünya çok değişiyor. Şu an 200 civarı ülke var dünyada. Ama piyasada dolanan bazı söylem ve haritalar var, bunlara göre birileri dünyayı 400-500 ülkeye bölmek istiyor. Buda ancak nasıl olur? Kimi ülkeleri ikiye, kimini üçe, kimini de dörde bölmekle olur. Burada kuvvetli bağları olan ülkeleri kimse bölemez. Bunu her zaman aklımızda tutalım.

- Bir ülke komşusu olan diğer ülkenin huzurunu bozacak, dışarıdan bağlantılı terör örgütlerine asla destek vermemelidir. Yoksa dışarıdaki bağlantılar istediklerini alırlar, sonra döner o ülkeyi de karıştırırlar. En sonunda olan, o ülkeye olur. Komşunun komşusuna güveni biterse neler olur, sizler düşünün deriz. Bir Atasözümüz ne diyor; Komşu komşunun külüne muhtaçtır. Bu Atasözü ile verilen mesaj, gayet çok açıktır.

- Her ülkedeki halkın çoğunluğu belli hayat standartlarını talep ediyorsa, yöneticileri de bu talepleri dinleyip değerlendirmelidir. Ayrıca kimse insanlara zorla bir yaşam standardını, kabul ettirmemeli. Yani şunu giyeceksin veya giymeyeceksin. Bunlar eskilerde kaldı (28 şubat zamanı ülkemizde olanları hatırlayalım). Herkesin inandığı kendi dininin kuralları vardır, herkes dinine göre giyinir, kimse kimseye zorla bir şey yaptıramaz. Önemli olan insanın içinden gelerek yapmasıdır, gerisi Allah C.C. ile kullar arasındadır. İslamiyet'e göre bunun hesabı ahirette olacaktır, onu da sadece Allah C.C. bilir.

- Eğer birileri binlerce kilometre öteden sizlere huzur, mutluluk, demokrasi, özgürlük..vs.. getireceğiz diyorlar ve sizin ülkede de madenler varsa, sakın inanmayın! Onlar sizin ülkenize göz koymuş, hedefte sizler varsınız demektir.

- Son olarak şunu soralım. Amerika ve bağlantılı güçler bugüne kadar hangi ülkeye, huzur ve mutluluk getirdi? Bunu iyice düşünüp kendi kendinize cevap verirseniz, her şey kolayca açığa kavuşmuş olur.

   Önemli bir yazımızın daha sonuna zamanın nasıl geçtiğini anlamadan gelmiş bulunmaktayız. Amacımız komşularımızla beraber kuvvetli bağlarla birlik olup, mutlu ve huzurlu yaşayarak, birlikte daha güçlü olmaktır. 

   Yazılarımıza gösterdiğiniz ilgiler için teşekkür eder, başka bir yazımızda daha görüşmek üzere herkese Saygı ve Selamlarımızı sunarız...



   Kaynaklar ve etiketler; wwwpresidentir, wwwtimecom, wwwpngwingcom, Time dergisi, iran, Mahsa Amani, Mahsa Amini, iran'da neler olmakta, iran'da ne oldu, iran'da ne oluyor, iranda neler oluyor, iranda ne oluyor, iranda neler oldu, iranda ne oldu, iran mahsa amini neden öldü, iran mahsa amani neden öldü, iran new york times, new york times iran, komşu ülkeler türkiye, türkiye iran, iran türkiye, komşu ülke iran, mahsa amini olayı, mahsa amini ölümü, iran mahsa amani neden öldü, iran olayları, iran'da olaylar, iran'da yaşanan olaylar

15 Eylül 2022 Perşembe

Sosyal Kalkınma Projeleri

   Devletimiz her konuda Milletine hizmet etmek için, farklı yatırımlar yapmaktadır. Bu yatırımlar direkt milletimizin kullanımına sunulmaktadır. Yani milletimiz işlerinde ve güçlerinde buralardan yararlanmaktadır. Bu sosyal yatırım projelerinin  bazıları şunlardır:

Toki 

   Vatandaşlarımız için Toki (Toplu Konut İdaresi Başkanlığı), bugüne kadar 1 milyon 170 bin adet konut yapmıştır. Yeni açıklanan kampanya ile 5 yılda 500.000 adet yeni konutun yapımı için çalışmalara başlanacaktır.

Toki
Toki 

Okullar

Binlerce okul binası yapılmıştır ve bazı okul binaları depreme dayanıklı hale getirilmiştir

Bilsem 

   Özel yetenekli, üstün zekalı öğrencilerin bireysel yeteneklerini en üst düzeyde kullanmalarını sağlamak amacıyla açılmış olan, Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı kurumlardır. Her ilde vardır, son zamanlarda illerin büyük ilçelerinde de açılmaya başlanmıştır. 

Millet Bahçeleri

   Yüzlerce millet bahçesi yapıldı, yapılmaya da devam edilmektedir. Yapımı devam eden en büyük millet bahçesi ise Atatürk Havalimanı Millet Bahçesi'dir. Yaklaşık 5 milyon m2 alana İstanbul'un Fethini temsilen 145.300 tane ağaç dikilecektir. Bittiğinde dünyanın en büyük 5. şehir parkı olacaktır. 

Millet Bahçeleri
Millet Bahçeleri

Spor salonları

Yaklaşık 9.000 tane spor salonları okullara yapılmıştır

Tika

   Dünyanın her bölgesinde bulunan mazlum insanlara az veya çok, Türkiye olarak yardımda bulunulmaktadır. Böylece oradaki insanların ülkemize bakışları Tika (Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı) ile, olumlu şekilde değişmektedir.

Gençlik merkezleri

Gençlerimizin ilimle, bilimle, sanatla ve sporla uğraşmalarını sağlayan merkezlerdir

Milyarlarca adet fidan dikimi

   Ülkemizin oksijen kaynakları için, milyarlarca adet fidan dikimi yapıldı. Bitkiler fotosentez yolu ile havadan karbondioksiti alır, havaya oksijen verir. Böylece bugünün fidanları yarının ağaçları olacaktır. Ağaçlandırma ile havamız çok temiz olacaktır.

Kütüphaneler

   Şu an tüm kütüphanelerde yaklaşık 70 milyon adet kitap vardır. Yakında bu sayı 100 milyon adete kadar çıkarılacaktır. Alanında en büyük kütüphane isimleri ise şöyledir:

   Türkiye'nin en büyük kütüphanesi 5 milyon cilt ile, Millet Kütüphanesi'dir

   Türkiye'nin en büyük üniversite kütüphanesi ise 1 milyon cilt ile, İstanbul Medeniyet Üniversitesindedir.

Millet Kütüphanesi
Millet Kütüphanesi

Sanat Binaları

Yüzlerce sanat binası yapılmıştır. Bazılarının isimleri şöyledir:

Atatürk Kültür Merkezi

Ankara Cso Binası

Ankara Resim Heykel Müzesi

Beyoğlu Atlas Sineması

Beyoğlu Kültür Yolu

Yeni Tiyatro Sahneleri

Stadyumlar

   Onlarca yeni modern stadyum yapılmıştır. Büyük stadyumlardan (30.000 üzeri seyirci kapasiteli) bazıları şunlardır:

Adana Stadyumu

Ali Sami Yen Spor Kompleksi Türk Telekom Stadyumu

Antalya Stadyumu

Bursa Stadyumu

Diyarbakır Stadyumu

Eskişehir Stadyumu

Gaziantep Stadyumu

İstanbul Atatürk Olimpiyat Stadyumu

İzmir Atatürk Stadyumu

Kayseri Stadyumu

Kocaeli Stadyumu

Konya Stadyumu

Samsun Stadyumu

Şanlıurfa Stadyumu

Trabzon Stadyumu

Vodafone Park Stadyumu

Ankara Stadyumu (Proje aşamasında) 

Stadyumlar
Stadyumlar

Spor tesisleri

Gençlerimiz için yüzlerce farklı alanlarda spor tesisleri yapılmıştır

Olimpik yüzme havuzları

Başarılı yüzme sporcularımızın yetişmesi için onlarca olimpik yüzme havuzları yapılmıştır

Askeri Kalekollar

   Sınırdaki askeri birliklerimizin daha güvenli hizmet verebilmesi için yüksek ve sağlam kalekollar yapılmıştır yaklaşık 100 tane, yapılmaya da devam edilmektedir. 

Tarihi Yerlerin Restorasyonu

Binlerce tarihi yapının restorasyonu yapılmıştır, bunlardan bazıları şöyledir:

Süleymaniye Camii Restorasyonu

Sümela Manastırı'nın Restorasyonu

Galata Kulesi'nin Restorasyonu

Edirne Sinagogu'nun Restorasyonu

Akdamar Kilisesi'nin Restorasyonu

İlk tohum gen bankası

   Dünyanın üçüncü büyük tohum gen bankası olan, Türkiye Tohum Gen Bankası Ankara'da açıldı. Burada 100 bin çeşitten fazla tohum saklanmaktadır.

Üniversiteler

81 ilde üniversiteler olup amaç, her ilin öğrencisi kendi ilinde rahat bir şekilde okumasıdır. Özellerle beraber toplamda 200 taneden fazla üniversite vardır.

Üniversite Öğrenci Yurtları

850.000 tane öğrencimizin kalacağı 800 tane modern yurtlar yapılmıştır.

Üniversite
Üniversite Yurtları

Ders kitaplarının ücretsiz dağıtılması

Her yıl yaklaşık 18 milyon öğrenciye, 150 milyon adet ders kitabı dağıtılmaktadır

Engelliler ve Evde bakım için aylık ödemeler

Engelli insanlarımıza ve yaşlılarımıza evde bakanlara, aylık ödemeler yapılmaktadır

Modern Adliye Sarayları

   Eskiden küçük olan adliye saraylarının yerine büyük adliye sarayları yapılmıştır. Böylece davalar geniş ortamlarda, rahat şekilde yapılmaktadır.

   Milletimize hizmet veren bu sosyal projelerin daha çok artmasını dileriz. Büyük ülke olmanın yolu ilimle bilimi beraber kullanıp, kafası meşgul olmayan bireylerin kendilerini sadece işine vererek, mutlu olmasından geçmektedir. Böylece ihracat artar, hayat standartları yükselir.

   Bir yazımızın daha sonuna gelmiş bulunmaktayız, başka bir yazımızda daha görüşmek üzere herkese Saygılar sunarız...



   Kaynaklar ve etiketler; wwwtokigovtr, wwwmilletbahcelerigovtr, wwwtikagovtr, wwwe-gencgsbgovtr, wwwmkgovtr, wwwshgmgsbgovtr, Sosyal Projeler, toki nedir anlamı, toki nedir ne iş yapar, toki nedir kısaca, toki ne anlama gelir, toki açılımı nedir, toki nedir kısaca anlamı, toki kaç konut yaptı, toki kaç konut yapacak, okul yapımı, bilsem nedir, bilsem ne demek, türkiye'nin en büyük millet bahçesi nerede, millet bahçeleri nedir, spor salonu sayısı, gençlik merkezleri nedir, tika nedir, tika ne iş yapar, fidan dikimi, türkiye'nin en büyük kütüphanesi nerede, türkiye'nin en büyük kütüphanesinde kaç kitap var, türkiye'nin en büyük kütüphanesinde kaç kitap bulunmaktadır, türkiye'nin en büyük üniversite kütüphanesi, türkiye'deki sanat binaları, türkiye'deki sanat bina isimleri, türkiye'deki yeni stadyumlar, türkiye'deki yeni statlar, stat isimleri, stadyum isimleri, spor tesisleri nedir, türkiye'deki olimpik yüzme havuzları, kalekol nedir, kaç tane kalekol yapıldı, tarihi eserlerin restorasyonu, tarihi yerlerin restorasyonu, tarihi yerlerin restoresi, tohum gen bankası nedir, türkiye tohum gen bankası nerede, türkiye'de kaç üniversite var, türkiye'de kaç tane üniversite yurdu var, yurt kapasitesi, yurtlar kapasitesi, ücretsiz ders kitaplarının dağıtımı, engelliler için evde bakım hizmeti, adliye sarayı, sosyal kalkınma projesi, sosyal kalkınma projeleri nedir

11 Eylül 2022 Pazar

Dövüş Sporları

   Adlarını sık sık duyduğumuz, Türkiye'de federasyon başkanlığı bulunan bazı spor dalları vardır. Bunların ortak özelliği dövüş sporları olmasıdır. Şimdi bunları kısa kısa anlatmaya çalışacağız.

Dövüş
Dövüş Sporları

KARATE-DO

   İlk insanlar tarihte kendilerini savunmak için kullandıkları dövüş sanatıdır. Zamanla bu sanat, bir spor dalına dönüşmüştür. Eski zamanlara gidersek Çin ve Hindistan'a kadar uzanır kökeni, yakın zamana bakarsak ise çıkış yerinin Japonya olduğunu görürüz (Okinawa).

   İlk Avrupa şampiyonası 1966 yılında Paris'te, ilk Dünya şampiyonası ise 1970 yılında Japonya'da yapılmıştır. Türkiye'de ise 1969-1970 yıllarında İstanbul'da Karate çalışmaları başlatılmıştır. 

   Karate sporuna lisansiye anlamında başlama yaşı 7'dir. Ama daha önceki yaşlarda da pedagojik formasyonu olan eğitmen ile de çalışmalara başlayabilir.

   Karate sporu çocuk ve gençlerin becerilerini açığa çıkartıp ruhsal, fiziksel ve mental gelişimini besleyen, onların agresif tutumlarını kontrol etme becerilerini geliştirip sosyalleşmelerine destek veren bir spor branşıdır. 

TAEKWONDO

   Kelime anlamı olarak el ve ayaklarla uygulanan savunma ve vuruş tekniklerinden oluşan, sporda ahlaki değerlerin yükselmesine katkıda bulunan bir spor dalıdır. Uzakdoğu ülkelerinden olan Kore'nin Milli bir sporudur. İnsanlar el ve ayakla yaptıkları savunma tekniklerini birleştirerek bugünkü Taekwondo'nun ilk temellerini oluşturmuştur.

   1905 yılında bir yarışma sporu olarak kabul edilmiş olup, 1966 yılında ise Uluslararası Taekwondo Federasyonu kurulmuştur. Ülkemizde ise 1968 yılında resmi olarak Judo Federasyonu bünyesinde faaliyetlerini sürdürmeye başlamıştır. 1981 yılında ise Judo Federasyon'undan ayrılarak, Taekwondo Federasyonu kurulmuştur.

JUDO

   Judo Japon modern dövüş sanatlarının ilk örneğidir. Judo rakibi savunma üzerinden etkisiz hale getiren öğretilere denmektedir. Rakibe her hangi bir tekme yada yumruk saldırısı gerçekleştirilmemektedir. Bu sporda rakibin ne yapacağını sezip, ona göre hamleleri iyi yapanlar, maçı kazanmaktadır.

   Ülkemize 1950 yıllarında gelmiş ve ilk çalışmalara başlanılmıştır. 1962'de ise Güreş Federasyonu bünyesinde federe olarak resmi faaliyetlerine başlamıştır.

   1964 yılında Judo ilk defa Tokyo olimpiyatlarında yer alarak olimpik branş olmuştur. 1966 yılında ise ülkemizde bağımsız bir federasyon olmuştur.

WUSHU KUNG FU

Branş isimleri şöyledir:

4.500 yıllık savaş sanatı, Wushu Kung Fu

100 yıllık savunma sanatı, Aikido

350 yıllık savaş sanatı, Wing Chun

Yarım asırlık savunma sporu, Budokaido

Yarım asırlık savunma sanatı, Jeet Kune Do

MUAY THAİ

   Savaş sanatı ve yaşam biçimi olarak öğretilen Muay Thai, ilk yarışmalar Siam Kralı (Tayland) Parchao Sua 1697 ile 1709 yıllarında ülke genelinde yarışmalar yapılmaya başladı. 1930 yılında ise ilk defa 20 ülke bir araya gelerek eldiven takıldı ve kurallar kaideler resmen ilan edildi.

   Türkiye'de ise ilk çalışmalar 1999 yılında başladı ve 2002 yılında resmi faaliyetlerine başlamıştır.

BOKS

   Dünyada boksun tarihi milattan öncelere dayanmaktadır. İlk modern boksun kuralları 1743 yılında tanıtılmıştır. 20. yüzyılın en büyük maçı 1975 yılında Muhammed Ali ile Joe Frazier arasında olmuştur. 

   Türkiye'de boks ise 20. yüzyılın başlarında bireysel faaliyetlerle başlamıştır, 1924 yılında Türkiye Boks Federasyonu kurulmuştur. Ülkemiz, Uluslararası şampiyonalarda 1946'dan bu yana boksörlerimizce temsil edilmektedir. 

KİCK BOKS

   Bu spor karate, Tayland boksu ve batı boksu sporlarından geliştirilmiştir. Genelde kendini savunma amacıyla tekme ve yumruğa dayalı, ayakta yapılan bir dövüş sporudur. Kısaca karma bir dövüş sporu olarak düşünülebilir.

   Türkiye'de ilk Kick Boks şampiyonası 1994 yılında gerçekleşmiştir. Ülkemiz ilk kez Avrupa Kick Boks şampiyonasına ise 1996 yılında iştirak etmiştir.

   Spor yapmak insanı gençleştirir, dinç tutar, sağlıklı yapar. Bu yüzden boş zamanlarınız olunca, sporla değerlendiriniz. Başka bir yazımızda daha görüşmek üzere herkese Saygılar sunarız...



   Kaynaklar ve etiketler; wwwshgmgsbgovtr, wwwkarategovtr, wwwturkiyetaekwondofedgovtr, wwwjudogovtr, wwwtwfgovtr, wwwmuaythaigovtr, wwwturkboksgovtr, wwwkickboksgovtr, dövüş sporları isimleri, dövüş sanatları isimleri, dövüş spor isimleri, uzakdoğu sporları isimleri, dövüş spor dalları, dövüş spor isimleri, dövüş sporları nelerdir, dövüş sporları çeşitleri nelerdir, karate kökeni, karate çıkış yeri neresidir, taekwondo nerenin sporu, judo nerenin sporu, karate nerenin sporu, kung fu nerenin sporu, muay thai nereden çıktı, boks nerenin sporu, kick boks nerenin sporu, türkiye'de dövüş sporları ne zaman başladı, türkiye karate federasyonu ne zaman kuruldu, türkiye taekwondo federasyonu ne zaman kuruldu, türkiye judo federasyonu ne zaman kuruldu, türkiye muay thai federasyonu ne zaman kuruldu, türkiye boks federasyonu ne zaman kuruldu, türkiye kick boks federasyonu ne zaman kuruldu, SPOR, DÖVÜŞ SPORLARI

1 Eylül 2022 Perşembe

Geçmişteki Çocuk Oyunları

   Zaman nasılda kolayca akıp geçiyor değil mi hayatımızdan? Daha geçenlerde herkes çocuktu, sonra genç oldu, sonra büyüdü. İnsan büyüyünce en çok çocukluk günlerini özlüyor. O günlerdeki arkadaşlarını, mahallede oynadığı oyunları ve daha nice anılarını.

   Bugünkü yazımızda sizleri biraz nostaljiye götüreceğiz ve eski günlerde oynanan oyunların isimlerini yazmaya çalışacağız.

Çocuk
Çocuk Oyunları

MAHALLEDEKİ ESKİ OYUNLARIMIZ

Çelik çomak oyunu

Misket oynamak (bilye)

Körebe oyunu

Gazoz kapağı 

Saklambaç oyunu

Yakan top oyunu (Ortada sıçan)

İstop oyunu

İp atlamak

Yağ satarım bal satarım

Tek kale maç

Beş taş oyunu

Topaç çevirme

Dokuz taş (üst üste taşlar yığılır)

Seksek oyunu

Sos oyunu

Mendil kapmaca oyunu

Üç taş oyunu

İsim şehir oyunu

Sözcük bulma oyunu

Parmakta çubuk saydırmak oyunu (denge oyunu)

Ayakla top saydırmak

Parmakta basket topu döndürmek

   Oyun isimlerini okuyunca bir anlık eskilere gidip duygulandınız ve neydi o günler dediniz. Bu yazıyı yazmamızdaki amacımızda sizi anılarınıza götürüp, eski günleri yad ettirmekti. Bunu başarabildikse, ne mutlu bizlere. Ayrıca günümüzdeki çocuklara da bu oyunlardan bildiklerinizi öğretirseniz onlarda hem mutlu olurlar, hem de dijital oyunlardan uzaklaşıp, gerçek hayatı yaşamış olurlar. Yani sanal arkadaşlıklar yerine, gerçek arkadaşlarla oyunlar oynarlar.

   Yazımızın sonuna gelmiş bulunmaktayız, başka bir yazımızda daha görüşmek üzere herkese Saygı ve Selamlarımızı sunarız...



   Kaynaklar ve etiketler; wwwtrcooltextcom (resim), eski oyunlar nelerdir, eski nesil oyunlar, eski zamandaki oyunlar nelerdir, eski oynanan oyunlar nelerdir, eski zamanlardaki oyunlar nelerdir, eski zamanlarda oynanan oyunlar nelerdir, geçmişteki oyunlar nelerdir, nerede o eski oyunlar, çocuk oyunları isimleri, çocuk oyunlarının isimleri, çocuk oyunlarının adları nelerdir

30 Ağustos 2022 Salı

Öğrencilerin Daha Başarılı Olması İçin

   İlkokul, ortaokul ve lise...Çocukluğumuzdan başlayıp, gençliğimize kadar süren öğretim ve eğitim hayatımız. Bu yıllar belki de ömrümüzün hiç unutamayacağı yıllar olacaktır. Bu yıllarda öğrendiklerimiz ve kazandığımız yeni arkadaşlıklar, ileride bizlere yol gösterici ve yardımcı olacaktır.

   Şimdi Türk Dil Kurumu'ndaki tarifleri ile öğretim ve eğitimi yazalım, sonra analiz yazımıza başlarız.

   Öğretim Nedir

   Belli bir amaca göre, gereken bilgileri verme işi, tedris, tedrisat, talim

   Veya başka bir anlamı ise; Öğrenmeyi kolaylaştıracak etkinlikleri düzenleme, gereçleri sağlama ve kılavuzluk etme işi.

   Eğitim Nedir

   Çocukların ve gençlerin toplum yaşayışında yerlerini almaları için gerekli bilgi, beceri ve anlayışları elde etmelerine, kişiliklerini geliştirmelerine okul içinde veya dışında, doğrudan ve dolaylı yardım etme.

   Bu 2 tarif, kısaca aklımızda şöyle kalabilir. Öğretim ile bilgiler öğrenilir, eğitim ile öğrenilen bilgilere yorum ve uygulamalar eklenerek, hayata geçirilir. Yani eğitimle bizler işin birer uzmanı oluruz. Öğretim sınıf ortamında olur, eğitim ise hem sınıf ortamı hem de çalışma ortamında olabilir.

   Bir örnek verecek olursak; 0,1,2,3....9 rakamlarını öğrenmek öğretimdir. Bu rakamları araştırma ve deneylerde doğru bir şekilde kullanmak yani pratik yapmak ise, eğitimdir. Eğitimde beceri ve yetenek ön plana çıkar.

   Başka bir örnek daha verecek olursak, mesleki bir lisede teknik bilgileri öğrendiniz. Sonra bir fabrikada işe girip, okuldaki bilgileri kullanarak kendinizi o alanda yetiştirerek şef ve müdür gibi konumlara geldiniz. Bu eğitim sayesinde olmaktadır. 

   Bu tarifler ve örnekten sonra analizimize yavaş yavaş başlayabiliriz. Türkiye dünyada hızlı büyüyen bir ülkedir, dolayısı ile öğrencilerimiz eğitimlerini ne kadar iyi alırlarsa dünyada o kadar diğer öğrencilerle yarışırlar. Bizler artık kendi içimizde değil dünyadaki diğer öğrencilerle başa baş yarışıp, kazanmak zorundayız. Bu yüzden öğrencilerimizin daha başarılı olmaları için neler olmalı, onları maddeler halinde yazmaya başlayalım.

Öğrenciler
Öğrenciler ve Başarı

   ÖĞRENCİLERİMİZİN DAHA BAŞARILI OLMASI İÇİN, YAPILABİLECEKLER

Matematik dersi öğrenci arkadaşların en korktuğu derstir, ama gerçekte ise tam tersidir. Çünkü ana mantık iyi öğrenilirse, gerisi rakamlarla 4 işlem yapmaktır. Bu yüzden matematikteki konular öğrencilere, daha akılda kalıcı ve daha sevdirerek anlatılmalıdır. Matematiğin zor olmadığı, aksine çok kolay olduğu söylenmelidir. 

- Geometri dersi de matematik gibidir, bu derste ise formülleri ezberlemeden (akılda kalıcı olarak öğrenilerek), ana mantığı iyi öğrenilerek formüller zihinde tutulmaya çalışılmalıdır. Daha sonra ise soruya geriden bakıp, püf noktayı yakalamak gerekir. Bunlar yapıldı mı geometride en az % 90 doğru yapılır.

- Hangi ders olursa olsun, kuru ezber yapılmamalıdır. Ezber yapılacaksa, akılda kalıcı şifreleme yöntemi ile bazı bilgiler ezberlenebilir. Örnek; bizlerin 25 yıl önce yaptığı bazı şifreli ezberler, hâlâ aklımızdadır.

- Okullarda verilen ödevlerden anlamadığı yerleri çocuklar, akşamları anne ve babalarına götürebiliyor. Anne ve babalar ise genelde gündüz işleri ile yorulmakta, akşam eve de gelince derslerle karşılaşıyorlar. Anne ve babaların belli bir kısmı ise, dersleri fazla bilmediği için şaşırıp kalıyor. Yani çocuklardan önce, aileler dersleri öğrenmesi gerekmeli. Bu durum için aileler çözüm bekliyor, okullardan. 

- Sınavlardan alınan notların çok önemli olmadığı, asıl notların hayatta yapacağınız başarılarla alınacağı çocuklara iyi şekilde anlatılmalıdır.

- Tarihimiz çocuklara çok iyi öğretilmelidir, 3 boyutlu görsellere dayalı güzel anlatım ve projelerle

- Tarihimizdeki bazı bilgileri maalesef çoğumuz bilmiyoruz, öğretilmemiş. Bir örnek verecek olursak; Kut'ül Amare Zaferi'mizi 2-3 sene öncesine kadar kaçımız biliyordu ?

- Başka bir örnek daha verecek olursa, Çirmen Zaferi ve 800 kişilik ordu, 70.000 kişiye karşı. Bu zaferi kaçımız biliyoruz? 

- 300 spartalı askerin sözde başarısını bizlere dünya anlattı, ama bizlere 800 kişilik ordumuzun Çirmen Zaferi'ni anlatmadı. Niçin acaba?

- Bu 2 örnek gibi daha bilmediğimiz kaç tane daha, zaferimiz vardır tarihimizde?

- Coğrafya bilgileri artık herkesi ilgilendiren bir konu hâline gelmiştir. Coğrafyada herkes şu an nerede hangi bitki daha iyi yetişir, nasıl iklime sahiptir, sulama durumu nasıldır bunları araştırmaya başladı. Çünkü gıda demek, coğrafya demektir. Burada da 3 boyutlu görsel haritalarla konular anlatılarak, öğrencilerin akıllarında kolayca kalması sağlanabilir.

- Fizik ve Kimya bir yandan ezberi, bir yandan matematik işlemlerini kapsayan derslerdir. O yüzden bu dersleri anlatırken iki boyutlu düşünerek anlatılmalıdır. Formüller ve matematik iyi bilinirse, kolayca yorumlar yapılarak sonuçlara ulaşılır.

- Biyoloji derslerinin çoğu analitik düşünmeye bağlı ezberlerdir. Günümüzde gelişen teknoloji ile bunların akılda kolayca kalması için, 3 boyutlu çizimler ve şifreli ezberleme yöntemi ile anlatılabilir.

- Anadilimiz olan Türkçe'miz ve edebiyatımız. Bazen güzel şiirlerle, bazen de uzunca cümlelerle söylemek istediklerimizi anlatmaya çalışırız. Sesli ve görsele dayalı anlatımlarla, öğrencilerin aklında bazı ezber bilgiler daha kolayca kalabilir.

- Zorunlu eğitim 8+4 olmalı. Yani okumak istemeyip, kendini bir sanat dalında usta olarak yetiştirmek isteyen kişilere lise mecburi olmamalı. Bu kişiler sanayide veya başka yerlerde belli denetimler altında çalışmalıdır. Böylece hem kendini yetiştirmiş olur, hem de fabrikaların personel bulamama sorunu çözülmüş olur.

   Sizler için hazırladığımız analiz yazımızın sonuna gelmiş bulunmaktayız. Başka bir yazımızda yine görüşmek üzere herkese Saygı ve Selamlarımızı sunarız...



   Kaynaklar ve etiketler; wwwsozlukgovtr (tarifler), öğretim nedir kısaca, öğretim nedir tanımı, eğitim nedir tanımı, eğitim nedir kısaca, eğitim ile öğretim arasındaki fark nedir, eğitim ile öğretim farkı, öğrencilerin başarılı olması için neler yapılabilir, matematiği kolay öğrenme, geometriyi kolay öğrenme, fiziği kolay öğrenme, kimyayı kolay öğrenme, biyolojiyi kolay öğrenme, türkçeyi kolay öğrenme, coğrafyayı kolay öğrenme, başarı nasıl elde edilir, başarı nasıl kazanılır, başarı nasıl artar, başarı nasıl olur, başarıyı arttırmanın yolu, başarıyı arttırma yolları, öğrenci başarısını arttırmak için yollar, okul başarısını arttırmanın yolları, başarıyı artırma yolları, okul başarısını artırmak için öneriler, öğrencilerin başarısı nasıl artar, öğrenci başarılarını artırmanın yolları

20 Ağustos 2022 Cumartesi

İhracatın artması, ne anlamlara geliyor?

   Ülkemizde çok konuşulan konulardan biri ihracat, üretim, fabrika ve istihdamla arasında olan analitik bağlantılardır. İhracat artarsa en basitinden devletimize ödenecek vergilerin artması ve döviz girişinin artması demektir, dolayısı ile devletimizin büyümesi demek olup, bizlere olan hizmetlerin artması demektir.

İhracatın Artması
İhracatın Artması

Bunun dışında ihracat artışı ile ilgili şu sorularda hemen, akıllarda dolaşmaya başlar.

- Üretim ne olur? 

- Fabrika sayısı ne olur?

- İstihdam ne olur?

- İşsizlik ne olur?

   Her ihracat artışında bu sorular sorulmaya başlanır. Biz konuyu basit bir örnekle açıklayalım, sonra genişçe bir analize başlarız.

   Sizin  bir fabrika olduğunu düşünün ve ihracatınız yıllar boyunca 7 kat arttı. Bunu rakamlarla örneklendirirsek;

   10-15 sene önce yıllık cironuz 4 milyon dolar iken şimdi 28 milyon dolara çıktı. Bu zaman zarfında neler yapmış olabilirsiniz?

- Üretim otomatik 7 kat arttı, toplam ihracat rakamından dolayı

- 1 işletmeniz varken, 2-3 işletmeniz veya 1 büyük fabrikanız oldu

- Üretim arttığı için, otomatik personel sayınız 2-3 kat arttı

- Yeni personeller alındığı için, işsizlik otomatik azaldı

   Yani kısaca işsizlik dışında, diğerleri arttı. Peki bunun yansımaları çalışan personellere ve esnaflara nasıl olur, bunun analizine başlayalım.

   Bazı kişiler ihracat artarsa artsın, bana ne faydası var diyebiliyor. Halbuki o kadar çok faydası var ki, şu an kendisi bir fabrikada çalıştığı için, bunu tam anlamayabiliyor. Biz şimdi sorular yazarak, konunun daha rahat anlaşılması için çalışacağız.

ÇALIŞANLAR İÇİN SORULARIMIZ

- Eğer ihracat 7 kat artmasa idi, şu an çalışan yaklaşık 25 milyon sigortalıdan kaç milyonu işsiz kalacaktı?

- Bu işsizler arasında sizlerin de olmayacağının, bir garantisi var mı?

- İhracat artınca, patronların gelirleri artar. Dolayısı ile zam zamanları yüksek maaşlar verme imkanı olmuyor mu?

- Eğer ihracat artmasaydı patronların gelirleri azalacak, belki çok az zam yapabileceklerdi. Yada personel çıkaracaklardı, bunu hiç düşündük mü?

- İşsizlik azalınca herkesin alım gücü, normalde artmaz mı?

- Önceden sokaklarda eski arabalar varken, şimdilerde nerdeyse hep yeni yeni model arabalar var, nasıl alındı bunlar diye hiç düşündük mü?

- Önceden çoğumuz kiracıydık, şimdi kredilerle ev sahibi olmaya başladık. Bunlar nasıl oldu diye acaba hiç düşündük mü?

- Şu an işimiz var diye fazla umursamıyor olabiliriz, bana ne, niçin ihracatın artmasını düşüneyim diyebilirsiniz. Peki siz emekli olunca, sizin çocuklar büyümüş olacak, onların nasıl iş bulacağını hiç düşündük mü? 

- İstihdam artınca bunun otomatik yansıması esnaflara olmaktadır, Türkiye'de yaklaşık 2 milyon tane esnaf vardır. Bu yansımayı hiç düşündük mü?

-İhracat artınca otomatik sigortalı personel sayısı da artmaktadır, böylece emeklilik haklarınız garanti altındadır. Bunu ne kadar düşündük acaba?

- Sigortalı sayısı artınca, bunun emeklilere pozitif yansımalarını hiç düşündük mü? Çünkü sigortalılardan alınan paralarla, emeklilerin maaşları ödeniyor. Bunu rakamlarla yazalım;

   a) 2000 yıllarında yaklaşık 64 milyon nüfus, 20 milyon çalışan ve 6 milyon emekli vardı

   b) 2022 yılında ise 84 milyon nüfus, 31 milyon çalışan (Sgk'lı + memurlar) ve 14 milyon emekliye yanaştı rakamlar.

   c) Kısa bir analizle 2000 yılında çalışan 20 milyon kişiden yaklaşık 8 milyonu günümüze kadar emekli olmuş. Yani çalışan 12 milyon kişi kalmış. Şu an ise çalışan sayısı yaklaşık 31 milyon. Dolayısı ile çalışan sayısı 12 milyondan 31 milyon kişiye kadar artmış (artan nüfusla beraber).

- Fabrikaların ihracatı artınca, bunun yansımasının otomatik fabrikalarla bağlantılı sanayilere de uğradığını ne kadar biliyoruz acaba?

- Dünyada doğalgaz fiyatları 10 kat, elektrik kat, petrol ise 3 kat arttı. İhracat artınca devletimiz doğalgaz faturalarımızın % 75'ini, elektrik faturalarımızın ise % 50'sini hazineden kendi karşılıyor (sübvanse ediyor). Eğer ihracatımız artmasa idi, o zaman ne olacaktı. Hemen yazalım örnek faturalarla;

  a) Bize  200 TL  elektrik faturası geliyorsa bu, 400 TL olarak tahsil edilecekti

  b) Bize 300 TL doğalgaz faturası geliyorsa bu, 1.200 TL olarak tahsil edilecekti.

   Bunlar olursa, neler olur hiç düşündük mü acaba? 

- Ayrıca birileri ha bire ihracat artsa da faiz niçin artırılmıyor diyor, faiz artmadığı için döviz artıyor diyor. Öncelikle şunu diyelim, faiz artarsa fabrikaların mali bütçeleri sıkıntıya girer. Dolayısı ile personel çıkartmaya kadar işin sonu gider, böylece işsizlik artar. Bu yüzden faizin artması sadece faizden parasına para katanların işine gelir, başka kimsenin işine gelmez. Eski yılları düşünün, kimler faizlerden neler kazanmıştı?

- Döviz artıyor diyenlere ise şöyle bir soru sorabiliriz. Bizler döviz almazsak, niçin dolar artsın ki. En basitinden Amerika'nın şu an 30 trilyon dolar borcu var. Bir sabah kalktığımız da Amerika'nın ekonomik olarak zora girdiği haberlerini duyup, peşinden dolar % 50 değer kaybetmiş diye duyarsak, ne olacak, hiç düşündük mü?

- Geçenlerde Merkez Bankası Başkanı'nın bir demeci vardı, şöyle dedi;

''Kurumsal firmalar yatırım yapacağım diye kredi çekip, 55 milyar dolar döviz aldılar''

   Şimdi soruyoruz, ucuz kredileri alıp onunla döviz alarak, doları artırdınız. Sonra artan dolarla ürünlerin fiyatları zamlandı, sonra da enflasyon arttı. Vicdanen rahat  mısınız ?

- Devletimiz bu 55 milyar dolar alan firmalara gereken neyse hemen yapmalıdır, yoksa kışın bunun daha büyüğünü yaparlar. İşin daha ilginci bu dolar alanlar, her şeye zam geliyor diyebiliyor. Sizler yatırım yapsaydınız ne dolar artar, nede zamlar olur. Ayrıca enflasyon artıp, fabrikaların işgücü zayıflarsa ve personel çıkarmaları başlarsa, o zaman ne olacak? Sonra o dolarların sizleri kurtaracağını mı zannediyorsunuz, bunu hiç düşündünüz mü acaba?

- Devletimiz Savunma Sanayiinde çok süper ürünler yapmaktadır. Bir ülkenin dünyadaki gücü, sahip olduğu teknolojik silahlarla doğru orantılıdır. Eğer ihracatımız azalır ve Savunma Sanayiimizde üretilen ürünler de azalırsa, dünyada bir savaş çıkma durumunda hâlimize neler olur, hiç düşünüyor musunuz? En basitinden çevremizdeki ülkeleri düşünün (Irak, Suriye, Ukrayna) ne durumdalar?

- İhracatımız azalır ve birileri ha bire dolar almaya devam ederse, doğalgaz ve petrol bulma çalışmalarımızın sekteye uğrayabileceğini hiç düşündünüz mü? Doğalgaz 10 kat arttı dünyada, eğer sekteye uğrarsa şu an ödediğimiz faturalardaki sübvanseler kesilebilir ve 4 kat faturaları ödemek zorunda kalabileceğimizi hiç unutmuyoruz değil mi?

- Bazıları ihracat artıyor ama ithalatta artıyor diyebilir, evet doğrudur. Ama bu ithalatın yüzde olarak büyük pastası enerji ve altın ürünleridir (petrol, doğalgaz) yaklaşık % 25-30 civarı, devasa oran değil mi? Ülkemiz niçin enerji ve altın üzerine çalışmalar yapıyor? Petrol kuyuları, doğalgaz aramaları, yenilenebilir enerji..vs.. Ayrıca ithalat yapılan ürünlerin benzerlerini Türkiye'de üretmek için yoğun çalışmalar yapılmaktadır. Böylece hem ithalat azalacak, hem de ihracatımız ve istihdam artacak.

Son
Soru

Son olarak şu soruyu yazmak istiyoruz;

- 2 dakika için şu hayali kurar mısınız? İhracat birden azalmaya başladı, fabrikalar zam vermeyi bırakın, personel çıkartmaya başladı. O zaman neler değişir hayatınız da?

   Dünya gerçekleri ile ilgili yazdığımız bu analiz yazımızı umarım a'dan z'ye herkes okur. Dünyada her sabah farklı bir olay oluyor. Kimi yerde savaşlar, kimi yerde ise kışın nasıl soğukta otururuz mevzuları. O yüzden birlik olalım, güzel Türkiye'mizi büyültelim. Türkiye sadece 84 milyondan ibaret değildir. Dünya'daki 1.8 milyar Müslüman, Türk ve Mazlum İnsanların gözü ve kulağı, hep Türkiye'dedir.

   Yazımızın sonuna gelmiş bulunmaktayız. Bu yazımızı sizler okuduktan sonra, çevrenizdeki herkese okutmanızı tavsiye ederiz. Hayat her zaman tatlı değildir, acı gerçekleri de vardır. Bu gerçeklerle baş başa kalmamak, sizlerin elindedir. Başka yazılarda görüşmek üzere herkese Saygı ve Selamlarımızı sunarız.



   Kaynaklar ve etiketler; wwwtrcooltextcom (resim), export, import, ihracatın önemi, ihracat artarsa ne olur, ihracat niçin önemli, ihracat azalırsa ne olur, ihracat azalırsa neler olur, ihracat artarsa neler olur, ihracat neden önemli, ihracat artarsa milli gelir ne olur, ihracat azalırsa neler olur, ihracatın ekonomik etkileri, ihracat ithalat cari açık

Öne Çıkan Yayın

Dünyada Dolandırıcılık Yöntemleri